Bavuldan bir yazı

Türkiye’nin havası, Ankara’nın yarası,

Alnımıza sürülen, şer güçlerin karası.


Günlerden 10 Ağustos, sanırsın Sevr’in yıldönümü kutlanacak. Başaktör Çankaya’ya çıkacak. Çatışmaya, bölünmeye giden yollar açılacak.  

Uçuşta hava boşluğu var, tarih üç 19’un altına düşecek. Yeni baştan kırmızı çizgi çekilecek.  

Memleket ,”dingonun hanı “ oldu, giren çıkan bilinmez.  

Kantarın topu kaçtı, geriye dönüşteyiz.

Günü geldi, aday adları ABD marka çantada YSK’ya taşındı.  

Çanta, bavul, kutu, yüksektekilerin telaşı,

Sofraya konan üç aday, uzaktakilerin aşı.

 


“Halkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” unutuldu,

Millet bağırdı çağırdı, duymadı partilerin başı.

Aslı ve vekili, adayları medyadan öğrendi,

İktidarın ki isim verilmese de belliydi.  

Diğer iki aday çiklet (sakız) falından çıktı.

Üçünün de yok birbirinden farkı.

İkisi gerici, biri bölücü.  

Millet adına aday adayı dillendi, imza yetmedi,

Kural 20 dediler, uçağa almadılar,

Asıllar meydanlarda bağırdı, duymadılar.

Mecliste 544 vekil ettikleri yemini unuttular.  

Bu bir sınav, vatanın bütünlüğünü, milletin üstünlüğünü kabul eden 6 milletvekili çıktı.  

Şöyle belirtmek doğru olur, 6 artı, 544 eksi, sayılı bir parlamento bizi yönetiyor.  

Anlaşılan o ki, yalanı, talanı iyi ezberlemişler. Dik durmak fiilini ya hiç duymamışlar, ya da unutmuşlar.  

xx

-Köpek osurmakla, deniz bulanmaz.

Atadan, öteden gelen bir deyim.

Türkiye’de iktidar yok, muhalefet yok. Ağzı olan konuşuyor, denizin bulandığını ispat etme yarışındalar.  


Üç aday da emperyalizmin kulu,

Abdest aldıkları ABD suyu.

Çankaya’nın rumuzu 16 yıldız,

Görmezler, düştükleri kör kuyu.  

xx

Birinci Dünya Savaşı. Çanakkale geçilmez, dedirttik. Dünya devletleri boğazı geçemedi, çekildi. İngiltere başbakanı Meclis’te konuşuyor:

“Beyler, Dünya, yüzyılda bir dahi yetiştirir. Çanakkale’de bizi durduran Mustafa Kemal’dir.”

Dünyanın kurnaz bildiği Churchill’in görüşüne inanırsak, bir düşünelim, Churchill ne zaman konuştu? 1915 yılında, şimdi 2014 yılındayız. Yine bir yüzyıl doluyor.  

Bu millet önce hesap soracak, sonra pislikleri tarihin çöplüğüne atacak.  

Çankaya yolunda üç aday, ikisi hükümdarlığı, biri bölmeyi düşlüyor.  

xx

Bir aldatmaca:

Üst makanlara gelecekler mal beyanında bulunur.  

Sayın Tayip Bey’in bir simit tablasını dolduracak kadar parası var. Gerisi sorulmaz. Monako prensliğinden fazla mülkü var. Daha önemlisi 12 yıldır bir türlü tahsil edemediği 500 bin Lira alacağını beyan ediyor. Sanırım borçlu millet. Başbakanımızın büyüklüğü övülür. Milleti sıkboğaz etmiyor.  

Sayın Ekmeleddin bey, 9 daire, yuvarlak hesap 4 milyar dolar beyan etmiş.  

Başbakanımız yanında fakir kalır.  

Beyanlar inandırıcı ise, en fakiri Selahattin Demirtaş.  

Seçim dönemi, her ağacın dalında ötecvekler, oy isteyecekler. Birinde devlet gücü, ikisinda iman gücü. Adı ileri demokrasi.  

Kamdırıldık, ipe yığılmaz.  

xx

Oylar kimden?

Onu da bir kitaptan alıntı ile cevaplayalım.  

Kitabın adı: Akçadağ Köy Enstitüsü ve Şerif Tekben.

Yazarı, Köy Enstitüsü çıkışlı Nedim Şahhüseyinoğlu.

“… Topla öldün, acından öldün, yorgunluktan öldün, hastalıktan öldün. Aslında neyi savundun sen? Namusu mu? O namusu, düşman değil, geride altın seccadesinde yan gelen zorba çiğnedi. Vatan mı?

Onda senin hiçbir hakkın yoktur. Her şey, senle birlikte her şey zorbanın. Senin bu ülkede nasibin, gelip geçen zorba hükümetlerin, hırsız ve zalimlerin kamçısıdır.”

Bunu ulusal bayramlarda gördük, gezi direnişlerinde gördük, Soma’da gördük.  

Bunca zulme karşı, kandırılmış oylarla makam bulanlar, tüyüne bir azap çekecekler.  

 

Yayın Tarihi
07.08.2014
Bu makale 5776 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!