Yaşlı ve hastaların bir yerden bir yere gidebilmesi için 250 otobüs,
Her an hizmete hazır 25 ambulans,
Sabahları çorba, akşamları üç çeşit olmak üzere 60 bin kişiye sıcak yemek,
(diyetisyen kontrolünde ve tercihlere göre oluşturulmuş menü ile),
Bu yemekleri mahalline taşımak için 15 kamyon,
Yemek hizmeti için tahsis edilmiş 780 personel,
Kadınlara hizmet için 299 özel kadın personel,
Toplamda tam 4.580 personel,
Yaşlı ve hastalar için tam 5.000 kişi kapasiteli klimalı çadırlar,
Toplam 420 personelli, biri 50, diğeri 150 yataklı iki hastane,
İnsanların özel eşyalarını taşımak için her biri 23 tonluk 50 treyler,
İnsanları aydınlatıp ferahlatmak için farklı programlar içeren 400 eğitim toplantısı,
Özel konuklara hizmet etmek için servis elemanları.
Bunlar, Diyanet İşleri’ nin hac vazifesi esnasında bu sene hacı adaylarına sunduğu hizmetlerden örneklerdir. Bu derece kapsamlı bir organizasyonu gerçekleştirebilmek gerek insan gücü, gerek ekipman gerekse de lojistik olarak son derece zordur, meşakatlidir ve büyük bütçeleri gerektirir.
Bu ülkenin bir kurumunun sınır ötesinde bu kapsamlı bir organizasyonu yapabilmesi ve başarı ile tamamlaması son derece gurur verici.
Malumunuz aynı tarihlerde gerçekleşen ve günümüze kadar gelen bir doğal afeti yaşıyoruz.
Birinci deprem oldu. Ardından da ikincisi oldu. İkinci sarsıntı sonrasında Van Vali’ si yakın olduğu valileri aradı ve acil yardım çağrısında bulundu. Gıda yardımı talep ediyor.
Bölgesi açlıkta, açıkta. Eli, Somali’ ye ulaşan ama kendi vatandaşına ulaşamayan ülkemiz için
üzüntü verici.
Aynı ülkenin, aynı tarihlerde gerçekleştirdiği iki adet operasyon.
Biri, uzak topraklarda başarılı; Diğeri, kendi ülkesinin içinde (Diyanet İşleri de dahil tüm kurumlarıyla) beceriksizlik ve ilgisizlik dolu.
İstediğimiz taraftan bakalım, istediğimiz yorumu yapalım.
Ben, bu yazıya, bu çelişkiye bir başlık yazamadım.
Akıllara ve vicdanlara yakışan bir başlığı beraber bulalım.