Fazla
uzağa gitmeye gerek yoktur daha yüz yıl önce her türlü vahşiliğin, gericiliğin
yaşandığı Avrupa bugün modern toplumların merkezi durumundadır.
Avrupa
onca kirli güç savaşlarının, cehaletin ve vandallığın belini aydınlanma süreci
ile kırmıştır.
İnsanoğlunun
ilkel toplumdan, modern topluma geçmesinin serüveni uzundur.
Elbet
bir gün gelecek Ortadoğu denilen cehennemde çocukları öldürmekten, kadınları
yok
saymaktan,
birbirlerini boğazlamaktan aydınlanmanın ışığı ile vazgeçecektir.
Bu
bir süreçtir.
Birileri
bu süreci kısaltmak için mücadele edip ölürken, birileri de bu süreci iyice
geriye çekmek için ölmektedir.
Her
iki anlayışında tarafları ve taraftarları vardır bu coğrafyada.
İnsanoğlu,
insanlıktan nasibini alabilmek için yüzyıllar süren bir eğitim ve bilgi
sürecinden geçmektedir.
Her
evde, ülkede, coğrafyada doğan çocuk masumdur, temizdir, saftır.
Çocuk
büyüdükçe yaşadığı yere benzer.
Ya
vahşileşir, ya da topluma yararlı, faydalı evrensel değerleri üzerinde
barındıran bir yetişkin olur.
İşte
yaşadığımız ülkeler, kentler, mahalleler bizim genellikle büyüdüğümüzde ne
olacağımıza az çok işaret eder, istisnalar hariç.
Saçı
sakalı ağarmış ama aydınlanmadan nasiplenmemiş olanlar kafalarındaki karanlık
fikirleri bu çocuklara aktararak onlarında kendileri gibi olmasını sağlamaya
gayret ederler.
Aydınlanma
ateşinde tütsülenmiş, ışığından yararlanmış olanlar da çocuklara bambaşka bir
dünyayı öğretmeye çalışırlar.
Biz
çocukken sokak hayvanlarına uygulanan davranışlarla, bugün yapılanların
arasında dağlar kadar fark vardır.
Şimdi
sıkıysa kalabalık bir ortamda eline sopayı al ve bir hayvanı dövmeye kalk
anında birileri müdahale edecektir.
En
azından polis falan çağırırlar.
Oysa
eskiden insanlar sevgilerini sadece kendi malı olarak gördükleri hayvanlara
gösterirlerdi.
Toplum
modernleştikçe vahşilikte azalacaktır, sorgulanacaktır.
BAŞBAKAN
AĞLADI
Başbakan
geçenlerde televizyonlarda ağladı, gerçi bu işi Bülent Arınç daha iyi yapıyordu
ama.
İnsanlar
bu konuda çeşitli fikirler attı ortaya kimileri sen Suriye ve Mısır’daki
olaylara ağlayacağına kendi ülkendeki ölümlere, haksızlılara ağla dedi.
Kimileri
bu ağlamanın seçmeni etkilemek için yapıldığını söyledi.
Kimileri
de çok sevdikleri Başbakanlarının ağlamasını duygusallıkla karşıladı.
Biz
göremedik ama belki de çok sevdikleri Başbakanlarını ağlarken görenler de
evlerinde ağlaştılar.
Ben
Başbakanın ağlamasını gayet normal buldum, içinde insanlık kırıntısı olanlar
ağlayabilir.
Bugün
için sadece kendi mezhebine uygun olan insanların acısına ağlayabilir, diğer
acıları görmeyebilir.
Bu
onun kendi içindeki çifte standardıdır, hayata bakış açısıdır.
Kendini
aşamamasıdır, acılar karşısında yarattığı eşitsizliktir ve aynı zamanda topluma
verdiği mesajdır.
İşte
burada Başbakan insanları kandırmak maksadıyla da olsa, içinden gelerek de olsa
ağlayarak verdiği mesajı toplumun nasıl aldığına bakmak lazım.
Toplumun
büyük çoğunluğu sen şehitlerimize, öldürülen gencecik insanlara ağlamadın, ama
Mısır’daki, Suriye’dekilere ağlıyorsun diyerek büyük bir tepki koyuyorsa,
koyabilirse, toplum aydınlanmaya başlamıştır diyebiliriz.
Böyle
bir tepki yoksa bu toplumun aydınlanma ateşinden ne kadar uzak olduğunun
tahlilini de yapmış ve ortaya çıkarmış olursunuz.
Ben
Başbakanların, Bakanların ağlamasını gayet normal buluyorum, ben de çok
ağlarım.
Bu
dünyada yaşanan bütün acılara karşı duyarlılığım vardır, içimi yakar, kanatır.
Başbakana
kızanların bazılarına bakıyorum da kendilerine bir ayna tutmalarını öneriyorum.
Başbakana
bir kesime ağlıyorsun diye konuşanların bazıları da kendilerinden olmayan
acılara duyarsız kalabiliyorlar.
Başbakan
üzerinden eleştirdiğimiz çifte standardı yok etmediğimiz sürece
inandırıcılığımızda olmayacaktır.
Son
dakika notu: Ben bu yazıyı bitirdiğim sıralarda internete El Nusra’nın bizzat
kendileri tarafından çekilmiş katliam videoları düştü. Yandaş basının görmezden
geldiği bu videolarda İslamcı radikaller yoldan geçen kamyonları durdurup
kimlik kontrolü yapıyorlar. Şoförleri İslami sınavdan geçiriyorlar Alevi
olduklarını anladıkları tekbir getirerek kurşuna diziyorlar.
Şimdi
bırakalım gözyaşını AKP’den gönülsüzce de olsa bir kınama gelecek mi bu
örgütlere?
İşte
anlatmak istediğim samimiyet sınavı tam da budur anlayana.