BAKIŞ

Başbakan'a açık mektup

Sayın Başbakanım;

 

Biliyorum ki 19 Ocak tarihinde Antalya’da olacaksınız. Zat-Alinize ulaşamamak kaygısı ile bu satırları, daha doğrusu Türk Turizmi için ivedi çözümü gereken konuları içeren konularda görüşlerimi size sunmak istiyorum. 

 

Sayın Başbakanım;


Ben 1978 yılından buyana Avrupa Türkiye arasında turizm yapan ve 8 yıldır Antalya'da kurulu olan Turizm Araştırma ve Strateji Merkezi Şirketinin sahibiyim. Bu uzun yıllar Öger Tours, TUİ gibi dünya devlerinin içinde geçti.

 

 

Birkaç haftadır yaygın ve yerel basının manşetlerinden düşmeyen turizm yörelerindeki küçük esnafın "isyan çığlıkları" Avrupa basınına da yansımaya ve Türkiye'ye ciddi zararlar vermeye başladı. Özellikle zayıf geçen kış aylarında “Esnaf isyan ediyor, esnaf kepenk kapatıyor, esnaf siftah bile yapamıyor, çarşı yanıyor, esnaf iflasın eşiğinde” gibi manşetler Avrupa basının da da yer almaya başladı.

 

 

Şüphesiz bu konudaki demeçler ve gazete manşetleri şu günlerde kış turlarını satan Avrupa’daki  seyahat acentalarını rahatsız ve tedirgin ediyor.


Oysa bizim Turizme ekonomik anlamda baktığımızsa  Kış aylarında otellerimizi makul ve kabul edilir düzeyde ve fiyata doldurmamız gerekmektedir.

 

Sayın Başbakanım:

 

Kış turizmini ayağa kaldıralım” diye,  başta sektörün temsilcileri hepimiz yıllardır konuşuyoruz. Ancak kış turizmini harekete geçiremiyoruz, tam tersi rakiplerimizin bu konudaki yaptıkları ile bile ilgilenmediğimiz için kış ayları her yıl daha da kötüye gidiyor. Şu anda görünen tablo: “Yazın kazandığını kışın yiyen ve  yarattığı önemli rakamlardaki istihdamı kışın işsiz bırakan bir sektör”

Peki neyi ve niçin bekliyoruz?  Sihirli bir değnek mi? Yoksa birilerinin anlımıza silah dayamasını mı?

 

Öncelikle işin ciddi olduğuna kendimizi inandırmalıyız. 

Artık hemen tüm ilgili kurumlar ve tur operatörleri bir araya gelerek şimdiden gelecek kış sezonu için teknik çalışmaları başlatmalıyız.  Kış kaybımız büyük. Bu nedenle  'Kış aylarında turizm pazarlama' projesini hayata geçirip sımsıkı sarılarak tüm gerekenleri birliktelik içersinde yapmak ve takip etmek mecburiyetindeyiz.

 

Sayın Başbakanım:

Türkiye’nin kış aylarındaki kaybı, hesaplarıma göre 4 milyar Euro'yu geçiyor:

 

Ciro kaybı, KDV kaybı, ödenemeyen SKK primleri, yapılmayan alışveriş, turist olmamasına rağmen yapılması zaruri belediye hizmetleri ve zaruri çalıştırılan turizm personeli… bunların hepsi para. Üstelik kasalarda olmayan para…

 

 

Maalesef şurası bir gerçek ki; Türk turizmi kış aylarında özellikle sahil kesiminde vizyon ve konsept özürlü bir tavır içersinde kendi haline bırakılmış bir şekilde bekletiliyor.

 

Sektör ve ilgili ve sorumlu birimler kış ayları için  piyasaları harekete geçirecek, piyasalara güven verecek bir sunum, bir teminat, bir söz veremiyor. Koordinasyon yok.Avrupa piyasalarında kim ne yapıyor, ne istiyor, ne sunuyor veya sunamıyor bilinmiyor.

 

"Kış aylarında bu otelleri nasıl doldururuz sorusuna hep sonra düşünürüz" diyerek ve bu aylar için gerekli olan çalışmaları, müşteri talepleri doğrultusunda gerekli olan etkinlikleri hep sonraya attık. Bu cümledeki "sonra" şimdi geldi ve "şimdi" oldu. Bana kalırsa, o "sonra", aslında "dündü".

 

Sayın Başbakanım;

 

Kalifiye elemanlar, özellikle en gelecek vaat eden, ileride en ihtiyacımız olacak kalifiye elemanlar Türk ekonomisinin lokomotifi turizmi terk ediyor, diğer mesleklere geçiyor. Eğer Türk Turizmi Türkiye’nin geleceği ise, o zaman bu durum tersine olmalı, diğer sektörlerden kalifiye elemanlar turizme geçmeli.

 

Sayın Başbakanım;

Turizm için çok büyük önem arzeden elde Belediyelerinden kaynaklanan solrunları da sizinle paylaşmak isterim.

 

Sadece Antalya'da, yani Alanya ve Kaş arasında, sahilde 100'den fazla turistik beldemiz var. Gelin bakın ki, bu beldelerin her biri siyasi anlamda kendi "krallıklarını" kurmuşlar.

A Belediyesi sarı, 5 km uzaklıktaki B Belediyesi mavi ve yine 5 km uzaklıktaki C Belediyesi yeşil diyor ve buna inanıyor. Sanıyor musunuz bu 20 km.lik sahil şeridinde 3 ayrı düşünce renginden oluşan harika bir uyum gökkuşağı doğuyor. Çoğunlukla maalesef hayır, tam aksine, çoğunlukla birbirine zıt bir düşünceler çamuru ortaya çıkıyor.

Gerçek şu ki, Alanya Kaş arası 100 ayrı Belde'de, 100 ayrı renk, 100 ayrı talep, 100 ayrı düşünce ve 100 ayrı iddia var. Sahil şeridindeki il- ilçe merkezleri ve beldelerimizdeki başta Vali ve kaymakamlarımızın insan üstü çabalarına rağmen turistlerimize ve piyasalara gerçek bir 'destinasyon kalitesi' sunamıyoruz.

 

Bu gelişmeler ve tehlikeler karşısında  "Turizm Üst Kurulu” nun ne kadar önemli olduğunu şimdi görüyoruz.

Bizde de örneklerini gördüğümüz bu bağımsız üst kurulun sadece tavsiye eden veya "Ombudsman" görevi olan nitelikte değil, sınırlama ve yaptırım yetkisi olan bir güce sahip olması, hayati önem taşımaktadır.

Bir kanun kapsamında belirlenecek bir üst kurulun amacı elbette sadece esnaf ve yatak sayısını belirlemek veya bir otel yapıldığında, o otelin kış aylarında makul bir doluluk oranını garantileyerek yapımına izin vermek olmayacaktır.  Bütün uzun vadeli turizm stratejimizi çizecek ve gerekli yerlerde, müdahale edebilecek ve sektörün her alanından bir temsilcinin bulunacağı bir kurul olacaktır.

Tayland bile böyle bir kurulun önemini anladı ve kurdu: TAT (Tourism Authority of Thailand). Bugün bu kurulun 30 kişilik yönetiminde 12 yabancı yönetici de görev alıyor.

Bu kurul, hükümete bağlı değil ve kanunla korunuyor. Yani hükümet veya Bakan değişse bile, kurul değişmiyor. Bizdeki Anıtlar Yüksek Kurulu gibi)

20 milyar Dolar girdisi sağlayan ve “bacasız sanayi” olarak nitelenen turizmin bugüne kadar siyasilerden gelen eleştirilere rağmen belirleyici bir Yasası ve bir yol haritası yok.

 

Sayın başbakanım: Böyle bir kurulun oluşması için gerekli çalışmaları başlatmanızı sizden bu işe 30 yılını vermiş, ülkesini seven  bir sade gönüllü olarak talep ediyorum.

 

Sayın Başbakanım;

Yeniden kışa dönmek ve bazı çözüm önerileri sunmak istiyorum:

Kış aylarında turizm yörelerindeki kültürel faaliyetlere ağırlık ve hız kazandırmamız gerekiyor. İspanya'da sıradan bir müzeyi gezebilmek için 20€ giriş parası verip, 45 dakika sıra bekleyen turistler, Antalya'da dünyanın en önemli 4. arkeolojik ve etnografya müzesi bulunduğunu bilmiyorlar bile. Bu yıl bir Latin Amerikan ülkesi olan Peru'ya bile etkinlikler sayesinde binlerce turistin kış aylarında gelmesini sağlayan Noel Baba'yı kendi topraklarında biz es geciyor, ignore ediyoruz. Bu evrensel kutsal değeri gün ışığına  çıkarıp dünyaya kendi yerinde etkinlikerle sunmalıyız.

Türkiye'yi dışa  pazarlarken: Müzelerimiz, kongre merkezlerimiz, alışveriş imkânlarımız, spor imkânlarımız, Anadolu şehirlerimiz,restoranlarımız, sergilerimiz, insanlarımız, kış güzelliklerimiz… Bunları da katologlara koyduralım. Bu sayfaların masraflarını karşılayalım.

 

Kış aylarında yapılacak ve dünyaca ünlü markaların katıldığı fuarlar, dünyaca ünlü sanatçıların katıldığı konserler, dünyaca ünlü kişilerin katıldığı seminerler, toplantılar, festivaller vs. simgeleşmede çok önemli unsurlar, özellikle kış aylarında. Ve unları seyahat acentaları ile bir yıl öncesinden koordineli bir şekilde paylaşalım, onları bu fikirlere ortak edelim.

 

Dünya turizmi yapacaksak bu gündemi, bu konuları , bu sorunları günlük meselemiz haline getirmeliyiz. Cebimizde not olarak taşıyıp her gün ilgilenelim her gün takip edelim.

 

Sayın başbakanım: Kış aylarını daha iyi değerlendirebilsek, sadece 4 milyar dolar daha fazla ciro olarak kasamıza girmeyecek, zincirleme biçimde birçok olumlu gelişmeyi tetikleyecek. Kış aylarında işsiz kalan yüzbinler, kalifiye turizm elemanına dönüşecek, kış aylarında gelen turistleri yaz ayları için birer elçi olacaklar, esnaf rahat bir nefes alacak, zira kış aylarında gelen turist daha çok para harcamaya meyilli. Kış aylarında iyi bir doluluk oranı elde etmenin faydaları 4 milyar dolarla kıyaslanamayacak kadar çok.

Sadece şunu düşünün, konserler, sergiler ve diğer sanatsal ve kültürel etkinlikler sadece yabancı turistleri çekmeyecek, kendi insanımıza sağlayacağı medeni katkıları bir hesaplayın.

 

Bunların bir yıl öncesinden Türkiye'ye turist gönderen yaklaşık kırk ülkedeki 200 bin seyahat acentasına göndersek bu acentaları sıkı takibe alsak, onlarla Türkiye adına kurumsal irtibata geçse, çalıştıkları tur operatörlerini kış aylarında yapacağımız günlük etkinliklere dahil etsek, onlara her türlü maddi ve manevi desteği versek de yüzbinlerin kış aylarında geçimini garanti altına alırız diye düşünüyorum..

 

Bu arada biz hala tartışırken: Mısır  Antalya yazlık bahçesine dönüştü. Şimdiden yazın Antalya'ya gönderdikleri turistlerden kazandıkları parayı kış aylarında Mısır tanıtımı için kullanan Rus tur operatörleri var. Yazın Antalya, kışın Mısır.Ve bu piyasalarda gelenek ve alışkanlık haline dönüşüyor. Bu gidişatı durduracak piyasa için gerekli önlemleri sektör ile birlikte almalıyız.

 

Şimdi sıra bizde. Ciddi bir çalışma ortaya koymamız gerekiyor. Yazın turizm yapmak, pazarlamak kolay.

 

Tüm ilgili kurumlar, belediyeler, esnaf, ticaret odaları, tur operatörleri, seyahat acentaları, rehberler ve oteller bu işin Türkiye'de kış aylarında da sizin bizlere vereceğiniz manevi destek ile olabileceğini piyasalara gösterelim.

 

 Yeni müşteriler jenere edelim,çalışalım, şikayet etmeyelim.

 

Şikayet edenleri çalışmaya, koşturmaya, terlemeye, iş yapmaya  davet edelim.

 

Enerjimizi yaratıcılığa ayıralım..

 

12 ay tıkır-tıkır çalışan, işleyen, kazanan, kazandıran, insanlık dostu, huzur kaynağı, heyecan, merak ve macera yumağı, sağlık ve kültür fışkıran bir turizm endüstrisi yaratalım.

 

Sloganımızda 'memnuniyet' osun.Bu sözü turizmde Türkye fazlası ile hakediyor. Bu söz bizim olmalı ;

 

Türkiye=Memnuniyet

 

Bu anlayışla saygılarımı sunar başarılar dilerim. 

Yayın Tarihi
11.01.2008
Bu makale 1517 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar

Sevgili Baraner, Görüşlerinizden yararlanmak üzere, Yerel Gündem 21 Kent Konseyi, Turizm Çalışma Grubu'nun, 18.OCAK.2008, CUMA günü, Atatürk Parkı içinde bulunan KENT KONSEYİ Toplantı Salonu'nda, saat 14.00'de gerçekleştirilecek olan , "2008 Çalışma Konu ve Programı" toplantısına sizi de bekliyoruz. Paylaşmak dileği ile. Selamlar. Av. İsmail DUYGULU


ismail duygulu 14.01.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!