"Atatürk'e Borcumuz'' kitabı ''Giriş'' Bölümünden

 

 

BAŞLARKEN


Son yıllarda, ülkemizde yaşanan olaylar beni son derecede etkilemekte ve üzmektedir. Ülkemizin geleceği açısından büyük kuşku duyuyorum.

Bu kitabımı; ülkemin şu anda içinde bulunduğu durumu saptamak, bu konuda tarihe bir not düşebilmek ve yaşanan olumsuzlukların çözümünde bir katkım olabileceği düşünce ve amacıyla yazıyorum.

Öyle çelişkilerle dolu bir ülkede yaşıyoruz ki; atılan her adımdan, olması gerekenden farklı anlamlar çıkarılıyor. Her girişimin altında bir bit yeniği aranıyor, bir çıkar amacı güdülmüş olabileceği veya bazı değerlerin istismar edilmek istendiği düşünülüyor.

Çünkü ülke siyaseti ve yönetimi; özellikle son yıllarda, tamamen parasal gücün, siyasi veya kişisel çıkarların, çeşitli istismarların, çevrilmeye çalışan entrikaların, bölücü ve ayrılıkçı senaryoların, emperyalist etkilerin pençesine düşmüş bulunuyor. İyi niyet yoksunluğu, ne yazık ki, ülkemizin en önemli kriterleri arasına girdi.

Bölücü fikirler gittikçe güçleniyor. O kadar ki; aynı ilkeleri taşıyan insanlar arasında bile ayrılıkçı görüş ve akımlar ortaya çıkmaya başladı. Örneğin; Atatürkçülük konusunda tartışmalar yaratılıyor. Atatürk’e sevgi ve bağlılığını ifade eden ve Atatürkçülüğü savunanlara; Atatürk’e karşı olanları bir tarafa bırakın, aynı camiadan olanlar tarafından bile “Sahteci” damgası vurulmaya çalışılıyor. Bu konuda bile bir ikilik yaratılmış bulunuyor.

Öte yandan, Karşı Devrimciler, Atatürkçüleri “Tabu” yaratmakla suçluyorlar. Ben bu kitabımı işte böyle bir ortamda yazıyorum.

Kitabımın adını, sayılan bütün bu çevrelerin sakat ve olumsuz yargılarından uzak tutabilme çabası içinde seçtim. Ama her şeye rağmen yine de haksız eleştirilere uğrayacağımı biliyorum. Ama bunu hiç umursamıyorum ve kitabıma isabetli bir isim koyduğumu düşünüyorum. Evet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Gazi ve Şehitlerimize büyük borcumuz var.

Atatürk’ün ismini kullanmakta herhangi bir çıkarımın olması asla düşünülemez. Çünkü belli bir yaştayım ve bundan sonra aktif siyasete girmeyi düşünmüyorum. Kitabımın çok satması ve çok para kazanmam da söz konusu değil. Zira ben kitaplarımı böyle bir amaçla yazmıyorum ve bugüne kadar bu yolla beş kuruş bile para kazanmış değilim. Beni tanıyanlar bunu bilirler.

Tabu yaratma meselesine gelince; Atatürk, sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada varlığını ve değerini yeterince kanıtlamış büyük bir liderdir. Hakkında çok değerli yazarlar tarafından yüzlerce kitap yazılmıştır. Bundan sonra yazılacak hiçbir kitap ve hiçbir yazı onu daha fazla yüceltemez.

Yaptığım bu açıklamayı gereksiz bulanlar olabilecektir. Çünkü insanların ağzı torba değil ki büzülsün. Hem ben bunları fazlaca dikkate alacak olsam, ne kitap yazabilirim, ne de makale. Herkes dilediğini düşünmekte serbesttir.

Bu arada sanırım şu hususu da açıklamam gerekiyor. Kitabımın siyasi bir hedefi, siyasi bir yanı ve yönü yoktur.
Amaç Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ülkemiz için yaptıklarını göremeyen veya inkâr yoluna sapanların uyarılmaya çalışılması ve bir hakkın teslimidir. Yapılan şey gerçeklerin halkın önüne serilerek, gün ışığına çıkarılabilme çabasıdır.


Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; gerek Kurtuluş Savaşımız, gerekse Cumhuriyetimizin ilanı ve Devrimlerimizin gerçekleştirilmesinde en büyük payı olmakla beraber, bunları tek başına başarmadığının, asker ve sivil yakın arkadaşlarının büyük katkıları olduğunun unutulmaması gerekiyor. Bütün kazanımların öncülüğü ve liderliğini yapmış olan Büyük Atatürk’ün ismi; bu kitapta, vatan için emeği geçen herkesin ve vatan uğruna canlarını vermiş aziz şehitlerimizin tümünü ifade eden bir sembol olarak kullanılmaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yaptığı birçok konuşmasında, hiçbir şeyi tek başına yapmadığını, zaferleri ve başarıları tek başına kazanmadığını, birçok defalar, çok belirgin ve net bir şekilde ifade etmiş bulunmaktadır.

Şimdi asıl konumuza dönerek, bu kitabı yazma nedenlerimi anlatmaya çalışacağım.

Son yıllarda, özellikle de 2010 yılının ikinci yarısından itibaren; ülkemiz ve ulusumuz hiç beklemediği ve hiç hak etmediği birçok olumsuzlukla karşıya gelmiş bulunuyor. Sorunlar azalacağı veya kaybolacağı yerde daha da çoğalıyor. Şimdi bunlara kısaca bir göz atalım.

1- TBMM’de yapılan anayasa değişikliği görüşmelerinde maalesef demokrasi ile bağdaşması mümkün olmayan bir yol izlendi. Oy çoğunluğuna dayalı siyasi güç muhalefete karşı ezici şekilde kullanıldı. Muhalefetten gelen hiçbir öneri dikkate alınmadı. Vekiller oylarını vicdani kanaatlerini yerine getirebilmekten ziyade, büyük bir baskı altında kalarak: parti liderlerinin istekleri, tehditleri ve hatta emirleri doğrultusunda kullanmak zorunda bırakıldılar.

2- Gerek bu görüşmeler sırasında, gerekse bunun dışındaki zaman ve ortamlarda Anayasamızın değiştirilemez maddeleri ile ilgili tartışmalar yaratıldı. Cumhuriyetimiz, Atatürk İlke ve devrimleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında, son derece yakışıksız ulu orta konuşmalar yapıldı. Kusurlu olan bireylerin cezalandırılması yerine Türk Silahlı Kuvvetleri kurum olarak tümüyle yıpratıldı.

3- 30 Ağustos Bayramı kutlamalarında gelenekselleşmiş törenler yapılmadı. Kutlamalar Garnizon Komutanlıkları’ndan alınarak Valiliklerin yetkisine verildi. Bu yıla kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nce yapılmakta olan Şehitlikler ve Şehit Anıtları’nın bakımları Kültür Bakanlığı’na devredildi. Böylece ulusumuz için tarihi ve milli değerleri büyük olan bu yerlerin korunmaları ordunun güvencesi altından alındı. Bir çeşit muallâkta bırakılarak kaderlerine terk edildi.

4- Cumhuriyet Bayramımıza verilmesi gereken önem ve değer yeterince yerine getirilmedi. Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri, belki de ilk defa Cumhuriyet Bayramı
kutlamaları alışılandan sönük geçti. Halk, geçmiş yıllardaki bayram coşkusunu göremedi. Böylece, Cumhuriyetimizin ve ulusal bağımsızlığımızın simgesi olan bu en büyük bayramımızın geleceği konusunda kuşkular uyanmış bulunuyor. Bunun yanında, sadece milli bayramlarımız ve kutlanmaları için değil, Türk Milletinin en büyük değerlerinden olan Cumhuriyet rejimimiz için de endişelerimiz var.

 

Yayın Tarihi
11.02.2013
Bu makale 6068 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!