Aşk ile Kapadokya

Turizm Haftası nedeniyle ülke genelinde birçok toplantı düzenlendi, sorunlar tartışıldı, öneriler ve eleştiriler yapıldı. Nevşehir Üniversitesi’nden Prof. Salih Kuşluvan 17 Nisan’da düzenleyecekleri panele sunum  için 2 ay önceden beni davet etmişti. Benim sunumum “Bölge ve Şehir Tanıtımında İşbirliği ve ATAV Örneği” konusundaydı.  Konu benim seçimim değildi, demek ki bizim Antalya’da yaptığımız çalışmalar başka bölgelerde izleniyor ve değer yaratıyor. Bilgi paylaşımına verdiğim değer nedeniyle toplantıya katıldım. Sadece bilgi paylaşımı değildi, Kapadokya aşkı da ağır basıyordu. Turizmci olup da Kapadokya’nın tadını almamış hatta burayı görüp de aşık olmamış insan var mıdır?
Salonda birkaç bürokrat, birkaç turizm aşığı ve öğrenciler vardı. Zannediyorum yurt genelinde yapılan toplantıların tümünde, eğer Bakan katılmıyorsa katılımcı profili hep aynı oluyor. Bana göre asıl olan aşk, şevk ve muhabbettir. Konuşmamda da bunu vurguladım. Bir Kapadokya ve turizm aşığı olan Nazif Bey bu cümlemi çok beğendiğini söyledi. Çok mutlu oldum, bu anlayışta olan turizmci sayısı gittikçe azalıyor, gençlere bu aşkı, şevki ve muhabbeti verebilir miyiz, göreceğiz.
Gitmeden önce arşivimden, Nevşehir Valiliği’nin 1994 basımı Almanca Kapadokya kitabını aldım. Bence bir bölge için yapılmış cep tipi güzel tanıtım kitabıydı. Antalya’dan çıkarken bahar, çimler ve ağaçlar üzerindeki tüm çiçeklerle bizi yolcu etti. Kapadokya’ya ise bahar daha yeni geliyordu. Bu yıl Katoliklerin, Ortadoksların Paskalya bayramı ve Yahudilerin Hamursuz bayramı üst üste geldi. Turist bereketi Kapadokya’yı sardı. Kafa başı turizm istatistiği yapanlar, Nisan sayılarından ahkam keseceklerdir. Böyle bir fırsatı, olması gereken fiyatlarla değerlendirip, değerlendirmediğimizi kimse sorgulamasın, üzülürüz.
Konuşmama, 1980’li yılların başında, Kapadokya’yı yabancıların bir başka ülke olarak algılamasından örnek vererek başladım. Bir bölge olma, destinasyon olma demek değildir. Dün Kapadokya bir bölgeydi ama turizm destinasyonu değildi. Bugün artık böyle bir yapıda, bu nedenle sadece tanıtım açısından değil “Destinasyon Yönetimi” açısından olaya bakmak gerekir. Panelde söylediklerimiz kayıt altına alındı. Benim önemsediğim, birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kapadokya’nın toplantı, kongre ve incentive turizmine odaklanması gerekir. Bu nedenle bu bölgede öncelikli olarak geniş tabanlı, Kongre Bürosu kurulmalıdır. Bakanlığın 2023 stratejisinde bu bölge için biçtiği rol, bölge turizmcileri ve üniversite ile yeniden ele alınmalıdır. Bölgede sayıları gittikçe artan butik oteller, farklılığı yaratan unsurlar olmuştur. Artık kayayı oyduk ,içine oda yaptık anlayışı yerini, kaya içinde ama kimlikli, konforlu, birbirinden de farklı yapılarda konaklama tesislerine bırakmıştır. SPA’sı insanda hayranlık uyandıran ve kendi klasmanında tek olan CCR Hotel, ismiyle özdeş Museum Hotel, kendi gibi olan Gülbahçe Hotel, bölgenin konaklama sektöründeki yeni trendi. İşte bu açıdan bu bölgedeki yatırımlar, kendisi ile benzeşen Mardin turizminin sağlıklı gelişmesine de “model” olabilir. Bölge mimari yapısının benzerliğine gönderme yaparken, aslında dikkati çekmek istediğim konu Kapadokya’nın yaşadığı yanlışları Mardin’in yaşamamasıdır. Kapadokya’da özüne dönebilme, orjinaliteyi yakalayabilme, farklılığı fark edebilme hareketi, yanlışları yaptıktan sonra başlamıştır. Mardin, işte bu nedenle şanslıdır. Ne olur kimse daha işin başında, yanlış yapmasın ve yaptırmasın.
Konuşmamı şöyle tamamladım; Son yıllarda Antalya bölgesindeki, bölgesel tanıtım vakıfları, meslek örgütleri, hava yolları ve havaalanı işletmecilerinin bir araya gelmesiyle, Antalya Tanıtım Komitesi adı altında bir sivil inisiyatif kurulmuştur. Bu çalışma ne yazık ki çok uzun sürememiştir. Hukuki bir altyapı ve yaptırım gücü oluşmayınca, kişilerin inisiyatifinde kaldığından daha ileri bir çalışmaya geçilememiştir. İdeal olması gereken kuvvetlerin birleştirilmesidir. Kaynak israfına da yol açılmamış olacaktır. Destinasyon yönetimi için baştan sona örgütlenmeye gerek vardır. Örgütsüz bir destinasyon, tek kelimeyle hüsrandır. Turizmciler artık örgütlenmeli ve devletten örgütlenme modelleri beklememelidirler. Sorunlarını bireysel olarak çözmeyi başarı kabul edenler, paylaşmayı beceremeyendir. Toplumsal  ve örgütlü hareket edenler başarıyı sürekli tutarlar. Toplum liderliğini, kendine “sosyal sorumluluk” olarak gören anlayış, turizmciler arasında umarım gelişecektir. Kısaca aşk ile şevk ile ve muhabbet ile yapılacak olan bu işler, vakıf işleridir.
Kapadokya turizmine kendini “vakfetmiş” çok isim vardır, ama gözlerim salonda Saffet Yatağan Ağabey’i, Abbas Ataman’ı aradı.

Yayın Tarihi
21.04.2009
Bu makale 1150 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!