Asi Yaban Keçileri Yolda

Kim sahiplenir bu adı, dağcılar?

Dağlar yücedir, aşılmaz, dağlar sır dolu anlaşılmaz.

Dağlarda yol mühendisi keçiler, geçtiği yerden geçilir.

“Dağ adamı, hasta eder sağ adamı.”

Ulaşamayanların küçümsemesi.

İnsanın görünmez yapısı, bilinmez açılır kapısı.

 

Keçilerin inadına ölçü olmaz. Asilik dağda, yaban keçilerinde, yakalanmaz. Sarp kayalardan, otoban yoldan gider gibi gider.

Kültüre alınan keçilerin asiliği kırılmış, inadı kırılmış.

Keçi dedim geçtim, birkaç deyim seçtim.

“Keçi sakal-keçi kafalı-keçi ağızlı-keçi yolu”

Konumuzun yolunu kapatmayalım. ”Asi Yaban Keçileri” geçsin.

Hava güzel, gökyüzü mavi, yer yer beyaz bulutlar. Açmış papatyalar. Çevrede büyülü manzaralar.

“Asi Yaban Keçileri” topluluğu, kadife gibi yumuşak, yapıyı özetlersem: Müzik, makamı uşak.

Bense, esip geçen rüzgara takılan kuru yaprak.  

*

 

İnsan gözü açıkta uyurmuş, dalmışım çocukluğuma,

“Kalk oğlum, güneş doğdu, kuşluk oldu”

Anamın sesiydi duyduğum.

*

Elimde değnek, belimde ekmek,

işim keçileri gütmek.

Yıllar geçti, zaman değişti.

Felek bana başka iş seçti.

Gelelim binek taşına.

Gezi kuzeye, doğa gözlere hediye

Ağlasun’da koca çınar anıt,

Susar hep, sorsan vermez yanıt.

Asya soylu geldiğinde gölgesinde durmuş,

Etrafında yuva kurmuş.

Selçuklular, Osmanlılar yüzyıllar aşmış,

Öncesini bilmez, sonrasını anlatmaz,

El, kol, ayak,

Sagalassos ayrı durak.

Usta elinden geçmiş taşlar, duvarmış, yıkılmışlar.

*

Tarih yaprak yaprak, binlerce yılı okur araştırmacılar. 

Buraya ilk konan Solimler, üstünü kapatmış sonra gelenler. Açsak, Solimlere ulaşsak, karar hayır.

Sagalassos ayrı kavim. Grekler Büyük İskender’le gelmiş, kokusu sinmiş. Burada binlerce yıl uygarlık sürmüş.   

Biz yerleşmeye değil, görmeye geldik.

Yukarıdan doğayı seyreyledik,

Her gördüğümüz söze gelmez,

Fotoğraf makinesi hayır demez,

Son durak Yeşilbaşköy, Onur balık.

Yürümek isteyenler dere tepe aştı,

Beş minibüs, beş gezgin yoldan ulaştı.

Doğa buraya kıyak geçmiş, çok ve çeşitli meyve yetişmiş.

Ağlasun’un cevizi alınır, kirazı ballanır.

Rakım 1300, 20 Nisan, her yan çiçeklerle donanmış.

Ağaçlarda çiçek yaprağın önüne geçmiş, gölge geri kaşlmış.

Çiçek sevilir, yaprak yerinir.

Yürüryüş yapanlarda cisim yorgan, ruh dingin,

Balık masallarda açlık giderilir.

İsteyene içki verilir.

Öncesi unutulur, sonrası düşünülmez,

Herkes o anı yaşar, gam keder görülmez.

Su, canlıların ilk anası,

Açık, burada doğanın vanası.

Ağlasun, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in yuvası.

“Ağlasun Ay Şafağı”  şiirinin ustası.

Yeşilbaşköy’den dönüş başladı,

Yolda, gündüz geceye ulaştı.

*

Değişmez huyum, gezileri yazarım,

Fikrim, bastığım yerde izim olsun.

Görmeyenlere söyleyecek sözüm olsun.

Bir başkası daha güzelini yazıncaya kadar,

Benimki tahtında otursun.

Ne demiş Şeyh Galip?

“Zannetme ki şöyle böyle bir söz,

Gel sen dahi söyle böyle bir söz.”    

 

MEHMET ŞENER

1947 AKSU KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU

EMEKLİ ÖĞRETMEN

Yayın Tarihi
30.04.2014
Bu makale 9026 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!