Antalyaspor’a yol gözüktü

Düzgün bir sahası ve tesisi bile yokken Antalyaspor’u yıllarca şampiyonluğa ve Avrupa’ya yakıştırdık. Siyasete kurban giden 100.Yıl Stadı projesi için atılamayan adımlar maalesef takımı Mardan Stadı’na mecbur kıldı. Bu sezon Antalyaspor’un maçlarının Mardan stadında oynanması gündemde.

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cem Oğuz, Atatürk Stadı’nın ömrünü tamamladığını ve fazla yükte riskli olabileceğini açıklayınca acil çözüm arayışına gidildi.

Acil çözüm olarak da Mardan Stadı ele alındı. Peki, bulunan acil çözümden sonra artık geçici çözümler bir kanara bırakılıp kalıcı bir çözüm üretmek için girişimde bulunulacak mı?

Maçlar Mardan’da oynanırsa Atatürk Stadı da Süleyman Erol Yüzme Havuzu gibi yıllarca çürümesini beklediğimiz bir tesis mi olacak?

Stat yapımı için şehir merkezinde olması nedeniyle daha önce 100. Yıl’da ısrar edilirken şimdi neden ‘Uzaklık önemli değil’ noktasına gelindi?

Bir de duydum ki Antalya’nın neresine nasıl bir stat yapılacağını araştırmak için Almanya’dan uzman geliyormuş. Bizim spor adamlarımız ve inşaat mühendislerimiz yok mu da buna karar vermek için başka bir ülkeden uzman getiriyoruz. Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda (BESYO) bu konuda uzman bilgi sahibi yönlendirebilecek öğretim görevlileri profesörler yok mu? Yoksa milyonlar harcanarak kullanışsız olarak inşa edilen belediyelerin spor tesislerinde olduğu gibi yine onlara sorma gereği bile hissetmiyor muyuz?

 

EVEREST’İN ZİRVESİNE YOLCULUK

 

Doğaya düşkünlüğü ile bilinen, yaptığı çok riskli kaya tırmanışları ile bizi her zaman hayretler içerisinde bırakan, BESYO’da okuduğum dört yıl boyunca anlamaya çalıştığım çılgın hocamız Yılmaz Sevgül.

Geçenlerde yeni bir çılgınlığa, bir bilinmeyene yolculuğa çıkarak bizleri yine şaşırtmadı! Kendine yakışanı yaptı ve yine doğaya meydan okudu. Bu hafta Spor Panaroma’nın konuğuydu. Kendisinden duygularını ifade etmesini istedim ve izleyicilerimiz bu dünyanın çatısına çıkış yolculuğunu dinledi.

Aslında Yılmaz Sevgül hocamız Everest’e 2005 yılında çıkma kararı almıştı. Ama sponsor sorunu nedeniyle bu 2010 yılında gerçekleşti.

Eğer Cantek firması onlara inanıp sponsorluk desteği vermese Yılmaz Sevgül’ün “Ben 5 yaşındayken dağların resmini çiziyordum ve çıkmayı hayal ediyordum” deyişi sadece hayallerinde kalacaktı. Firmanın 70 bin dolarlık desteğinin tamamı vergiden düşüldü. Yani hem firma, hem de Türk sporu kazandı.

Nasuh Mahruki’nin 15 yıl aradan sonra Everest zirvesine ikinci çıkışı. Yılmaz Sevgül’ün ise ilk çıkışı. Yılmaz hoca kaya tırmanıcısı olmasına rağmen dağlara olan ilgisi ve Everest’in yüksekliği onu da çekmiş. Çekilen görüntülere baktığımda dağcılık sporu için ve Everest zirvesine yolculuk adına belgesel niteliğinde. Görüntülere hemen teklif de gelmiş, bir kanal belgesel yapmak için talip olmuş.

Antalya adına Everest’in zirvesine atılan imzanın sahibi Yılmaz Sevgül’ü yeniden kutlamak istiyorum. Bu zor başarıyı Antalya’da herkesin kutlayıp takdir etmesi gerekir. Şu anda Akdeniz Üniversitesi Rektörü İsrafil Kurtcephe’nin dışında bu zirveyi kutlayan kimse yok gözüküyor.

Bu durum benim de canımı sıkıyor. O kadar sıradan başarıları ön plana çıkarıp plaket vererek objektifere poz veren yöneticileri düşününce insanın canının sıkılmaması elde değil. En azından Antalya sporu adına bir takdir ve teşekkür telefonu etseydiniz, sponsor firmaya da Türk sporu adına teşekkür plaketi verseydiniz. İşte o zaman spora sponsor sıkıntısı çekiyoruz diye hayıflanacağımıza bir çok firmayı da bu yöntemle motive etseydiniz. Yılmaz Sevgül bunu beklemiyor ama Türk sporu adına ben bekliyorum.

 

ŞİMDİ HABER GELDİ MUTLUYUM

 

Geçtiğimiz hafta Sporcularımı Trabzon’daki 16 yaş turnuvasına uğurladım. Sporcum Tuğçe Gemici 3 hafta öncesinde sakatlanınca doktorunun “Gitmesen iyi olur” tavsiyesine rağmen Trabzon’daki turnuvaya katıldı. Hazır değildi ama bu kararına saygı duydum. Tuğçe, birinci seri başıydı ama tenis sporu antrenman yapmadığı o 3 haftalık dönemin hesabını kesti ve turnuvaya erken veda etti. Dün bu haberi aldığımda çok üzüldüm.

Ama hemen arkasında gelen bir başka haber de yıllar içerisinde ne kadar doğru işler yapıldığının kanıtı oldu. Üzüntüm sevince dönüştü. Aynı turnuvada ikinci seri başını 3 sette yenen 15 yaşındaki Hayriye Öz finale çıktığının müjdesini verdi. İşte öyle bir takım kurduk ki birisi veda etse diğeri final yolunda ilerlemeye devam ediyor. Sporcularımın hepsine güveniyorum ve hepsinin de arkasında olmaya devam edeceğim. Tebrikler Hayriye Öz.

        

 

Yayın Tarihi
10.07.2010
Bu makale 10652 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!