Antalya Gazeteciler Cemiyeti

Kısaltılmış ismi ile AGC her yıl gazetecileri ödüllendirir, şevklendirir ve yılın gazetecisi ilan eder. Bu ödül, gazetecilerin OSCAR ödülü olarak adlandırılır ve önemli bir prestij kaynağıdır.

İlk kez KAHVE TELVESİ isimli radyo programımla bu ödüle lâyık görüldüm ve yılın radyocusu seçildim. Hatta o ödül sayesinde 2007 yılında Nürnberg’e gittim ve rüya gibi bir yedi gün geçirdim. Sonraki sene köşe yazısı dalında yine yılın gazetecisi seçildim. Bu yıl yani üç yıl sonrasında yine yılın gazetecisi ödülüne güncel köşe yazım ile lâyık görülmenin onurunu yaşıyorum. AGC ye ve yazımı takdir eden jüriye çok teşekkür ediyorum.

Hakikaten çok ama çok mutlu ve gururluyum. En baştan başlayıp herkese tek tek teşekkür etmem gerekirse; bu mesleği seçmemde beni Akdeniz Üniversitesi Yüksekokul öğrencisiyken 1986 yılında TRT nin açtığı spikerlik sınavına girmemi öneren annem Pürgün TURAN’a, TRT’nin Antalya Md’lüğündeki sınavda elemelerde başarılı olan ilk yirmi kişiyi yetiştiren, diksiyon eğitimi veren rahmetle andığım Osman Nuri ÖZÜVAR ağabeyime ve Rukiye BENEK ablama, 1993 yılında 9 Ocak günü yayın hayatına başlayan Radyo Martı’daki Bülent KAŞLIOĞLU ve ekibine, yine rahmetle andığım Radyo Martı’yı devralan ve o dönemde Akdeniz ATILIM gazetesini kuran Mustafa KIVRAK’a. Bana köşe yazmamı öneren Ali ORHAN’a, Antalya Gateteciler Cemiyeti’ne üyeliğimi onaylayan Erdoğan KAHYA ya ve hep onun başkanlığı döneminde aldığım ödüller nedeniyle Mevlüt YENİ’ye ve ekibine. Yıllardır yazılarımı yayınlayan Kent, Akşam, Konyaaltı, Yeni Yüzyıl ve son olarak bir buçuk yıldır yazdığım Akdeniz GERÇEK gazetesine Sevgili, Songül ve Ahmet BAŞKAYA’ya. Tabiî ki artık anında haberdar olduğumuz gözümüz, kulağımız olan ve yazılarımı yayınlayan internet gazetelerine. www.antalyabugun.com son bir buçuk yıldır büyük emek verdiğim ve bir ilki başlatarak internet yayıncılığında www.besthaber.com.tr, www.besttv.com.tr, www.bestradyo.net radyo, tv ve gazeteyi grup olarak götürdüğümüz ve Gn.Md.lüğünü üstlendiğim, BEST MEDİA GROUP’un sahibi meslektaşım Celâl VECEL’e ve tüm ekibe. (Hiç hazır değil iken aniden emekli olmak zorunda bırakıldığım sevgili radyomdan sonraki en zor günlerimde yanımda olduğu,  iş hayatında bana güvendiği, kucak açtığı ve burası senindir dediği için) çok ama çoook teşekkür ediyorum. EMEĞİ ve ETKİSİ olan isimlerini çok uzadığı için yazamadığım nice dostlara da.

Ancak en büyük teşekkürü eşim Sefer KIRDI’ya çocuklarım Hakan Kaan KIRDI ve de bu dokunaklı yazıyı yazmama neden olan OTİZİMLİ oğlum Taner Serhan KIRDI’ya etmek istiyorum. O yazıyı bana yazdıran duygu yoğunluğunu her gün aşılayan canım yavrum, bana ikinci kez köşe yazısı dalında ödül almamı sağladı. Ayrıcalıklı bir bireyin ayrıcalıklı annesi olarak her türlü zorluğuna ve hüznüne karşı böylesi övgü ve mutluluğu yaşattı.

Okumak isterseniz eğer, işte o yazım…

O ŞİMDİ EVDE

Acılar, hüzünler, kalp kırıkları, isyanlar, yaşanılan vicdan azapları, aralara sıkıştırılmış mutluluk kırıntıları.. O şimdi yirmi yaşında, o benim OTİSTİK oğlum, o benim bebeğim, gerçeğim, hüznüm, sevincim, acım, kızgınlığım, isyanım, kırgınlığım, o benim gururum, o benim yaşam kaynağım ve belki de o benim bağışıklık sistemimin iksiri, yani beni bu kadar güçlü kılan özel varlık. O benim isyanım, o benim şükrüm, o benim sinirli yanım, o benim melek tarafım…

İşte yine 3 Aralık… Her 3 Aralık bende oğlumla ilgili yazı yazma hissi uyandırır. Çünkü         ‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’dür. Engelli ailelerinin neler yaşadığını, hislerini, sıkıntı ve isteklerini sizlere anlatmam ve de anlattıklarımın dikkate alınması için belki iyi bir fırsattır. Ayrıca bu benim oğlum ve diğer tüm engelliler için ödevimdir.

Yavrum ile bu yıl farklı bir hüznü yaşadık. Siz, askerlik yoklaması gelen bir engellinin ve ailesinin neler yaşadığını bilirmisiniz?? Engelli bir erkek çocuğunun askerlik ile ilgili prosedürünün takibi için günlerce nasıl uğraştığımızı, Isparta ya gidip geldiğimizi? Oğlumuzun bu süreç içinde kaç kere kriz geçirdiğini?? Keşke normal olsaydı ve şimdi askere gidebilseydi… Askerlik ne kadar kutsal bir görevdir. Askere gönderilen yavruların anneleri ağlarlar, ben ise askere gönderemediğim yavrum için ağladım bu yıl. Çünkü oğlum için askeri doktorların verdiği raporda SAVAŞTA VE BARIŞTA ASKERLİK YAPMASI UYGUN DEĞİLDİR yazıyordu. Zaten % 90 OTİSTİK özürlü bir erkeğin askerlik yapmasını beklemiyorduk ama bu cümleyi okumak, her şeyin farkında da olsa bir anneye acı geliyor. Çocuklarını yolcu eden, onlara kınalar yakan annelerin, babaların mutluluğunu, gurur ve onurunu yaşayamamanın sıkıntısıydı benimki.. Yaşıtlarından farklı oluşuna bir sitemdi.

Uzun yıllar önce ilkokul çağında olduğu halde okula gönderemediğim için ağladığımı hatırlıyorum, caddelerde gördüğüm önlüklü ve çantalı çocukların yerine kendi oğlumu hayal ettiğimi hatırlıyorum. Zaman çok hızlı tükeniyor dün doğmuştu, önceki gün okul çağı gelmişti, bugün askerliği geldi, yarın orta yaşlı olacak ve belki sonraki gün biz göçmüş gitmiş olacağız.. Oğlum koskoca Dünya da yalnız kalacak. O’na bizim ilgimiz ve şefkatimizle bakabilecek kimsesi olmayacak.

Antalya da son yıllarda özel yatılı bakım merkezleri açılsa da  1.500 ile 1.750 TL arasında değişen bakım ücretlerini karşılayabilmek her babayiğidin harcı da değil. Özrün derecesinin derinliği, yıkıcılığı ve yıpratıcılığı aileleri çaresiz bırakabiliyor. O aileler zaman zaman molalara ihtiyaç duyuyor, çünkü aile bütünlüğü ciddi zarar görüyor, psikolojileri yıpranıyor ve bir çok evlilik engelli çocuklar yüzünden tükenip bitiyor.

Çok sarsıcı bir hayat yaşıyoruz. Oğlumuzu kimseye bırakamıyoruz. Kimse, her gün en az bir kez yaşadığı öfke nöbeti anında onunla baş edemez. Ancak bir yaşam köyleri olsa, bu çocukları belli aralarla ailelerinden alarak hem aileye bir nefes, hem de onlara bir mola verdirecek mekan, kişi ve ortam değişikliği ile her şey daha güzel olur.. Yani engelli bireylerin bir yaşam köyüne ihtiyaçları var. Burada tedavilerinin ve metabolizmalarının takibi yapılacak, hayati beceriler edinebilecekler, hobiler geliştirebilecekler, spor yapabilecekler, akademik olarak ilerleyebilecekler (çünkü normal okullarda eğitimlerini çoğunlukla sürdüremiyorlar) Engelli köylerinin Amerika'da ve bir çok Avrupa ülkesinde örnekleri var. Mesleki eğitim de veriliyor oralarda. Ama toplum bu ailelerin ve çocukların yeterince farkında değil.

Bu bir toplumsal sorun, toplumsal yıkımdır. Farkında olmayanların, farkına varmaları için bu gün gerçekten de önemli bir fırsattır. Biz engelli aileleri, çocuklarımıza 3 Aralık nedeniyle yemek verilmesini ya da eğlence düzenlenmesini istemiyoruz. Biz, Antalya da olmayan, çocuklarımıza devletin arkasında olduğu yatılı bir merkez istiyoruz.

Evet, o şimdi yirmi yaşında ama asker değil. O şimdi evde, o hep evdeydi…

 

SERHAN’IM…

Bir Dünya yı yaşıyor. Koşuyor, gülüyor, bağırıp, çağırıyor

Onun gibilerle yaşadığı bu Dünya da ne yapacağını bilmiyor.

Anlam veremeden yaşadığı gel gitlerle,

Öfke ve krizlerinin bizlere göre nedensizliğiyle…

Böyle güzel bir yüz, böyle güzel gözler kimde var?

Bakışlarındaki derinliklerde, gözlerindeki harelerde korkuları.

Bilinmeyen gizemi hırçın kahkaları ve öfkeleri,

Anlık huzurları rahatlatır tüm katlananları.

Ahh oğlum canım oğlum, Dünya nın en özelisin

Bana yaşattıklarınla ömrümün yitiğisin.

Oysa ne hayallerim vardı senin üstüne,

3 yaşındayken yakıştırılmadan OTİZİMLİ diye

İyi olabilir misin? Kendine yetebilir misin?

Ben bu Dünya dan gitmeden huzuru bulabilir misin?

 

Seni seviyorum.

ANNEN

Nilhan TURAN KIRDI

Yayın Tarihi
24.02.2011
Bu makale 9830 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sevgli Nihan hanım;sözün bittiği yerde ne denir ki güzelim?Sana tanrıdan dayanma gücü diliyorum.Ne güzel,sağolsunlar ödül vererek seni mutlu kılmışlar,Tam 43 yıl engelli ,bir çocuk annesi olarak yaşadım.Yazdım,yazdım,yarak yaşama tutundum.Dört buçuk yıl oldu oğlumdan ayrılalı.Onu çok özlüyorum.Başarını kutlayarak gözlerinden öpüyorum.Biz engelli çocuk anneleri,yüreklerimizin mürekkebine saçlarımızı batırarak yazarız sakın vaz geçme...

Neşe Karel 26.02.2011

Nilhan, tebrik ederim. Sevgiler:)

Hüsamettin Oğuz 24.02.2011

Keşke böyle acı bir yaşam deneyimi ile değil, güzel haberlerle kazansaydınız ama ne yapalım ki acılar da yaşamımızın gerçeği. Yürekten kutlar, acıları bal eyleyecek nice başarılar, Serhanımızın da hakkında hayırlısını dilerim. Sizin gibi bir annesinin olmasından çok mutlu olduğuna eminim. Hizmetleriniz kabul olsun. Sağlıcakla.

Öznur TANAL 24.02.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!