Aman Barboros geliyor…

Batı tarih kitaplarında bir efsane gibi anlatılan, tarihimizin büyük deniz Komutanı Barbaros Hayrettin Paşa, bugünkü genç batı kuşağı içinde pek tanınmıyor. Oysa ki, geçmiş kuşaklar onun korkusuyla büyüdüler. Batıda çocukları korkutmak için “aman Barbaros geliyor” diye söylenen korku sözleri unutuldu…

1478 yılında Midilli Adasında doğan Barbaros Hayrettin Paşa’nın esas adı Hızır dır.Havuç rengindeki gür sakalı ve kaşları ile batıda çok farklı tasvir edilmiştir. Akdeniz’deki başarısı Cezayir Beyliğine ve daha sonra da Kaptan-ı Derya ünvanına, onu yükseltti. Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca dillerini biliyordu. 1534 de İstanbul’da vefat etti.

Barbaros, 500 yıllık bir kimliğin tarih kitaplarından sahneye çıkartılması, üstelik bir tiyatro oyunu ile değil, bale sanatıyla hayat bulması gerçekleşecek. Dünya’ya sunumu da 2000 yıllık Aspendos tiyatrosunda olacak. Hem de çok anlamlı bir günde 1 Temmuz, Kabotaj Bayramında, yani denizciliğimizin hürriyetine kavuştuğu bayramda. 17. Aspendos Uluslar arası Opera ve Bale Festivalinin kapanış etkinliği olan Barbaros, büyük bir proje. Tarihi Deniz Zaferi Preveze, sahnede dansla hayat buluyor ve insanın su ile ilişkisi dans ve müzikle anlatılıyor.

Kurgu ve Koreografi Beyhan Murphy ve müzik yönetmenliği Mercan Dede tarafından yapılmış. İstanbul, Ankara,Antalya, İzmir, Samsun, Mersin topluluklarının ortak sunumu olan dev bir prodüksiyon. Devlet Opera ve Bale tarihimizde bir ilk. Tarihi şahsiyetleri sahnelemek çok klasik yöntem olarak düşünülebilir ama Türkiye’nin daha “varlarını” ortaya koymadığı düşünüldüğünde, çok yeni bir alan açılıyor, olduğunu kabul etmeliyiz.

Kendimizi, bilinen tarihi şahsiyetlerimiz ile sanat yoluyla tanıtmamızın, önce biz keyfine varacağız, sonra bunu dünya insanlarıyla paylaşıp, ortak değerlerde buluşacağız. Dünya’da bu anlamda birçok projeler üretiliyor. Bu yıl Aspendos Festivali programında 17 Haziran’da  yer alan, Japon Tokyo Bale Topluluğu, Yunan Halk Danslarından oluşan, modern bale gösterisi bunun en güzel kanıtıydı. Kültürel etkinliklerin, sanatın ve hatta sporun evrenselleştiği bir dünyada yaşıyoruz. Japon Sumo Güreşçilerinin, Kırkpınar’a gelip güreş tutacağını hiç düşünmemiştim. Pehlivan tefrikalarında, Koca Yusuf’un Japonya’da tuttuğu güreşler mutlaka vardır ama 649 yıllık Kırkpınar er meydanında, Japon Sumo Güreşçilerinin gelmesi ancak Türkiye’deki Japon Yılı nedeniyle gerçekleşti.

Uluslararası Festivaller, yapıldıkları ülkelerde sürekli ilgi uyandırmaları için denedikleri 2 yöntemin olduğunu görüyoruz. Birincisi, özgün eserlerin yani kendi toplumunun sanatını, kendine has karakterde sunmaları, ikincisi de her yıl bir başka ülkenin sanatını öne çıkararak, onları misafir etmeleridir. Böylece, uluslararası yapının daha derin kaynaşması, sağlanmış oluyor. Kendi toplumu ve izleyicisine, yoğun olarak o misafir ülkenin sanatını, kültürünü tanıma şansı verdiği gibi, gelecekte misafir etti ülkede kendisinin de sanatı ve kültürünü sergileme fırsatını yaratmış olacaktır.

Bir turizm ülkesi olan Türkiye, kendi imajını pekiştirmek, tanıtımını çok boyutlu olarak yapmak için mutlaka kültürel, sanatsal etkinliklerde yeni bir yöntem geliştirmelidir. Son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığının ortaya koyduğu anlayış, bu yönde atılmış adımların olduğunu bize hissettiriyor. Aspendos Festivali gibi turizm bölgelerinde yapılan uluslar arası festivallerin devletin bir imaj oluşturma ve tanıtım stratejisi için asla kaybetmemesi gereken fırsat olduğu unutulmamalıdır. Turizm sektörünün ve yöre halkının bu konuda devlet ile birlikte bu festivallere sahip çıkması gerekir.  

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
01.07.2010
Bu makale 11782 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!