Altınbeşik

             Çocukluğumuzda, kollarımızı  birbirine geçirerek sanal beşik  oluşturduktan sonra bu tekerlemeyi söylerdik. ”Altın beşiğe kim binecek?” Antalya’ dan  sevgili eşimin anılarını tazelemek için  sabahın dokuzunda Manavgat’a  doğru yollara düştük. 73-74 yıllarında bizzat yaptığı  yolları  görmek, anılarını  tazelemeyi  uzun  zamandır  hayal ediyordu. Çok şükür gerçekleşti. Manavgat şelalesinden yukarı doğru anılarla birlikte tırmandık .            Doğu  Toros  dağlarının sinirli  virajlarından yukarılara  yükselirken, kayaların bağrından  fışkıran çam, ardıç, sedir  ağaçlarının  harikulade yeşillikleriyle kucaklaştık desem abartı olmayacak inanın.Yaratanın haşmetini bir kez daha gözle görerek, şükürler ettim. Yalçın kayaların bağrında onca güzelliklerin bitip göğe yükselmesi olağan üstü göründü bana.

             Eşim mutlu nerelerde köprüyle karşılaşacağımızı, nerelerden nerelere yol sapakları olduğunu  tekrarlayarak  bakınırken, benim de  içimdeki ses altın beşiğe kim binecek tekerlemesini söylüyordu. Sağ olsun  bizi götüren  çocuğumuz  , büyük  sabırla  yukarı   Toroslara  tırmanmayı sürdürüyordu. İlk kez gittiğim yerler değildi ne var ki Altınbeşik mağarasına daha önce   elimiz ayağımız  sağlamken gitmeyi  akıl etmemişiz. Neyse ölmeden önce orayı da görmeyi Allah nasip etti. Ürünlü köyüne ulaşıp da kahveyi bulduğumuzda sürprizle karşılaştık. Yaylaların  kocatamadığı delikanlılar  oturmuşlar sohbet ediyorlardı. Bezi büyük bir konuk severlikle buyur ettiler. En ilginci  eşim kendini  tanıtınca ,  eski  yıllarda  yollarını yapan karayolcu olduğunu  anımsadılar. Ortak anılar  akıp geldi .yad ettiler,mutlandılar.Çayımızı içtikten sonra  vedalaşarak yola koyulduk.Aşağı yukarı dört kilometrelik asfalt kaplama bir yolu aştıktan sonra  mağaranın bulunduğu  park alanına ulaştık ulaşmasına da  aşağı yukarı seksen metrelik, sağ tarafından merdivenlerle sol yanından taşlarla döşenmiş  tırmanma yolunu görünce aklım başımdan gitti. Eşim ardı ardına geçirdiği omurilik ameliyatlarından sonra yürüyemiyordu.Dört tekerlekli arabasıyla bu tepeciğe ulaşması da olası değildi. Hay Allah Altınbeşik Düden suyu mağarası  sana nasıl ulaşacak bu adamcağız diye dertlenirken, Arabanın üzerine  oturttular amcalarını.İki genç adam ite kaka tepenin üstüne çıkardılar .oradan da aşağı mağaranın  ağzındaki  dinlenme   alanına kadar getirdiler. Mavi yeşil sularıyla Altınbeşik mağarası ağzını açmış bizleri davet ediyordu. Hemen kıyıcığındaki botlar, mağaranın derinliklerine götürmek için  gelen  konukları bekliyordu.

            Bu mağaranın Türkiye  de ki  en  büyük, dünyanın da üçüncü  büyük mağarası olduğu saptanmış. İlk kez  1966 yılında , yani   biz  Antalya’ya gelmeden  bir yıl önce   Türkiye Sepoloji Derneği  kurucusu ve onur başkanı Dr.Temuçin Aygen tarafından , bölgede Oymapınar barajıyla ilgili araştırmalar yaptığı sırada  bulunmuş.Adını da Üstünde yer alan Altınbeşik tepesinden almış . Gizemli sarkıtlardan, orta kısmında göçün oluşturan kalker bloklar üzerinde bir buçuk  kilometre ilerlenebildiği basılı belgede yer alıyordu. İngiliz,Fransız mağaracılar ilk denemeleri yaparak kamuoyunu bilgilendirmişler.Sonra  Japon mağara gurubu gelerek dalışlar yapmışlar. Bu mağaranın içinden çıkan suyun Beyşehir gölüyle irtibatlı olduğu saptanmış. Yeraltından  uzanan kollarla Manavgat suyuyla buluştuğu da kanıtlanmış. Mağaranın keşfi henüz tamamlanmamış. Turizme  açıldığında   da her bölümünün  dolaşılmasının şimdilik  olası olmadığı belirtilmiş. Mağaranın denizden yüksekliği  450  metre, Ürünlü köyünün  yüksekliği ise 750- 800 metre olduğu  belirlenmiş. Altınbeşik Düden suyunun halen aktif  bir sistem olduğu , yağışlı  günlerde  Düden  patlaması gerçekleştiği ve mağaradan dışarı çok büyük su dışarı çıkmaktaymış. 

            Eşimin botlara binmesi olası değildi. Ben de onu bırakıp ,botla mağarayı gezmeyi içime sindiremedim.Dışarıdan gördüğümüzle yetinelim dedim. Harikulade bir doğa şaheseri olan bu mağaraya  ulaşılan yolun yetkililer tarafından yeniden gözden geçirilmesini tüm kalbimle diledim.Her kes bir gün yaşlanacak.Yerlisi ,yabancısı engelli  bireylerin arabalarıyla ulaşabilecekleri şekilde o yol dizayn edilmelidir diyorum. Herkesin bu  dünya güzelliklerini görerek , yaşam  mutluluğunu   paylaşmaya hakkı var diye düşünüyorum.Antalya İli ,İbradı İlçesi ,Ormana Beldesi ,Ürünlü Köyü  yöneticilerine  en iyi dileklerimle arz ederim.

            Başka bir  sihirli  mekân olan  Ormana ’ya  ,oradan  İbradı’ya  dağların yücelerinden yer yüzüne inercesine yokuş yollardan  inerek Akseki’ye ulaştık. Eşimin çok eskilerden sevgili  bir arkadaşının  kabrini, sonra  da eşini ziyaret ettikten sonra Antalya’ya doğrulttuk yolumuzu . Düş gibi bir yolculuktu. Bin bir gece masallarının mekanlarını çağrıştıran . Yorulduk tabi ki.  Sanal da olsa Altın beşiğe eşimi  bindirdiğimizi  düşlüyorum.

            O masal güzelliğindeki yerleri görmek tüm okurlarıma  kısmet  olsun  dileklerimle, cennet yanı başımızda diyorum.

Yayın Tarihi
20.06.2014
Bu makale 6460 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Çok güzel anlatmışsın canım benim evet o merdivenlerin yanına yapılabilir.

nazmiye.yilmaz59@ hotmail.com 21.06.2014

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!