Alkış Gerek!

Yaşı seksenin üzerinde bir insan düşünün. Ne beklersiniz ondan? Ununu elemiş, eleğini duvara asmış olmasını değil mi? Mehmet Şener, kesinlikle bu tanıma uymuyor. Daha doğrusu yaşına meydan okurcasına kabına kabuğuna sığmıyor. Sınırlarını sonuna kadar zorluyor. Şevkle, arzuyla, bilinçle, bilgiyle, inatla seksen yılı geçkin ömründe zamana, yıllara önce vücutça direniyor. Ama öyle bir beyni var ki, nice gence taş çıkartacak, hepsine nal toplatacak konumda. Belleği nazar değmesin denecek kadar iyi. Bizler neyi anımsamıyorsak geçmiş zamana dair, soruyoruz, o ismiyle cismiyle tüm ayrıntılarıyla anımsıyor. Nasıl bir algılama bu, inanamıyoruz. Bu melekeyi nasıl elde etmiş! Bu yaşta korumayı nasıl beceriyor? Aksu Köy Enstitüsü’nde aldığı eğitimin bunda ne kadar payı var? Bilmiyoruz.

Anlattıklarını dinlemeye doyamıyoruz. Sohbeti tatlı. Hep söyleyecek, yorumlayacak bir şeyi var dağarcığında. Ansan bahçesinde oturduğu masanın etrafında hep bir yığın insan var. Sohbet koyu. Konu dünyanın bin türlü işleri. Ülke nereye gidiyor? Çözüm ne? Bize düşen görev ne?

Mehmet Şener, sadece konuşmuyor, durmadan yazıyor da.

Kısa yazıları ile gündemi yakalaması, dünle bugünü birleştirmesi, kısa ve özlü söylemeyi ilke edinmesi, kuracağı cümleleri noktasına virgülüne kadara düşünmesi, az ve öz söylemesi yazması onun ayırıcı özelliği.

Kısacası alışık olduğumuzun dışında bir anlatımı var. Bizi çeken, hayranlık uyandıran da zaten onun bu kendine özgü oluşu.

Yazılarında yaşamdan verdiği örnekler, yaygın kullanımı olan ya da seyrek kullanılan deyimler, özdeyişler, çok özgün ve çok anlamlı. Özenle seçildikleri için de kullanıldıkları yerlere cuk oturuyorlar.

İnsan herhangi bir yazıda herhangi bir cümleyi okuduğunda bu cümle demek ki böylede söylenebilirmiş, bu ifade yazıya farklılık getirmiş, bir ifade bu kadar kısa bu kadar güzel anlatılabilir mi, dedirtiyor insana. Bunu nasıl beceriyor diye düşünmeden edemiyor okuyan insan.

Ben kendisini yakından tanıyan bir insan olarak Mehmet Şener’in bu anlatımında Enstitüden öğretmeni olan ünlü yazar, ozan ve düşünür Mehmet Başaran’ın az veya çok etkisi olduğunu biliyorum, ama bu etkinin ne kadar olduğunu kestiremiyorum.

Mehmet Şener’in bir başka özelliği de bekleyip bekleyip, bir düşünceyi ya da konuyu iyice damıtıp özümsedikten sonra, yazması, çok sabırlı olması, yazdıklarını defalarca okuyup düzeltmesi, yeniden yazması, kendi hatalarına bire tahammülsüz olmasıdır.

Bilgisayarı olmasına karşın neden inatla elle yazmaya devam ettiğini sorduğumuzda, öyle rahat ettiğini, bunun bir alışkanlık olduğunu söylüyor, biz de kendisine saygı duyuyoruz.

Çok okuyan, araştıran, gündemi sürekli takip eden, bu nedenle de söyleyecek sözü olan bir eğitim emekçisi Mehmet Şener. İşin asla kolayına kaçmayan, savsaklamayan ama bir o kadar da pratik düşünen hazırcevap, zorluklar karşısında pes etmeyen, rahat, huzurlu, bedenen sağlıklı olduğu kadar sağlıklı da düşünen bir ağabeyimiz. Bir bilge, bir savaşçı ama yorgun değil, kendini asla emekli etmeyen, işten hayattan elini eteğini çekmeyen, toplum sorunlarıyla hemdert olan bir büyüğümüz.

Yardımsever, paylaşımcı, bilgi bende kalsın demeyen, arı gibi bal yapan, balını sadece kendine saklamayan, kovanını eşine, dostuna, arkadaşına, tanıdık tanımadık tüm insanlara açan, enstitüler, özellikle Aksu Köy Enstitüsü konusunda engin bilgisi olan başımız sıkıştığında kendisine sıklıkla başvurduğumuz bir kaynak kişi konumunda.

Köyü de kenti de iyi tanıyan, çalıştığı köyleri elinden geldiğince değiştiren, elinin değdiği her köyde olumlu işler yapan, olumlu izler bırakan bir ağabey-kişilik.

Mehmet Şener, kısa cümleler kurmayı, az sözle çok şey ifade etmeyi, sözcükleri farklı yorumlarıyla anlamlandırmayı seviyor. Her cümlesinde bu kadar kısa bu k adar özlü söz söylenebilir mi, dedirttiği gibi arkasından ne geleceğine dair merak da uyandırıyor. Cümleleri baştan aşağı şiirsel kurgulu, duygu yüklü içe işleyen mısralarla dolu gibi.

Mehmet Şener, Ansan dostları arasında yeri ayrı, sevgisi başka, ayrıcalıklı bir ağabeyimiz.

Son yıllarda yazdıklarını görünce, yazıların yoğunluğunu görünce, yazmaya çok daha erken başlasaydı ne kadar iyi olurdu demeden edemiyoruz. O zaman bu kalender insanın ünü çoktan Türkiye çapında duyulur, herkes tarafından aranan, okunan, sevilen,kitapları çok satan bir yazar olurdu. Bundan eminim. Kanıt istiyorsanız son iki üç yıl içinde çıkan kitaplarını gösterebilirim. Elinizdeki kitap basılanların üçüncüsü ama yazarın sıra bekleyen 30 u geçkin el yazması kitabının olduğunu söylersem, bu kitaplardaki yazılarından haberdar olduğumu söylersem lütfen bana inanın. Mehmet Şener’e bu çalışması için “eline koluna sağlık, öğretmenim  diyoruz, diğer kitaplarının da bir an evvel basılmasını diliyoruz.

Mehmet Şener, yukarıda yazdıklarımın hepsini hak ediyor, ama “Ah keşke sigarası olmasa!”

Dumansız ortamda tüten duman                                                                                                  

Bak, hızla geçip gidiyor zaman                                                        

İşler var yapılacak, bitirelim aman     

Mim Şener böyle biri, yaman mı yaman.           

Döküldü boyalar, ortalık toz duman, 

Kirlendi siyaset, pislendi donla tuman 

Has köylü çocuğu öğretmen Mehmet Şener   

Dil, din, ırk ayırmaz, sapına kadar insan.

Not: Ah keşke yaşasa da tek kusuru sigarası olsa diyoruz ama, trafik canavarı ne yazık ki onu bizden ve sevenlerinden ayırdı.   

Yavuz Ali Sakarya                                                                                                              

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Antalya Şubesi başkanı

Yayın Tarihi
13.03.2016
Bu makale 1277 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!