Aldatılan eşler, biten evlilikler…

Neden yıkılır yuvalar? Özellikle de son yıllarda inanılmaz bir ahlaki çöküşün en büyük göstergesidir. Aldatılan eşler ve yıkılan yuvalar. Ama neden bu kadar fazlalaştı?

 

Bence bunun en büyük sorumlularından biri geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinden itibaren ekonomik olarak birlikte ayakta durmak fikrine dayanan evlilik kurumu olmuştur. Ayrıca bütün Dünya da teknolojinin de inanılmaz bir hızla ilerlemesi ile önüne geçilemeyen ve başta TV ile başlayan kadın-erkek ilişkilerindeki cılkı çıkmışlığın fazlaca yansıtılması ve buna sanal aleminde en ileri boyut da eşlik etmesinin eklenmesi ile sapıklık boyutundaki seks manyaklıkları ile kadın-erkek ilişkilerinin mahremiyetinin kalmamasıyla evlilik ölmüştür!

 

Sadakat ile sürdürülen, namusun her şeyimiz olduğu, her şeye rağmen saygının hiç bitmediği evlilik kurumunu; tarafların, “senin paran-benim param” laflarının en küçük tartışmalarda bile başa kakı yapılması, birlikte var edilmiş çocukların bile bu hesaplarda, hesaba katılmaması ile bitirilmiştir.

Ekonomik özgürlüğünü eline almış kadının eyvallahı yoktur. Ataerkil toplumumuzda ise aldatmak her zaman erkeğin elinin kiri olduğuna göre, erkeğin zaten kadına hiçbir zaman eyvallahı olmamıştır. Ekonomik özgürlüğüne kavuşan kadının da gözü açılmıştır.  Artık kadının erkeğe, erkeğin kadına güveni kalmamıştır maalesef. Eksilen güven ise yeniden evlenmelerin sayısını azaltmış ve özellikle büyük metropoller de evliliklerin yerini, birlikte yaşamalar almıştır. Memnun kalmazsan herkes yoluna…

 

Evlilik kurumunun özelliği tabii ki Anadolu da aynen sürmekte ve sürdürülmektedir. İşte Türkiye nin iki yüzü bu noktada karşımıza daha bir bariz çıkmaktadır.

 

Ölmeye başlamış bu kurumu yaşatmak için, onu aşka dayandırmaktan başka çare kalmamıştır. Kurulan yeni mantık,  "Evleneceksen aşık ol; aşık olunca evlen!" demektedir. Bu mantık TV dizilerinin de en gözde konusudur. Doğu kökenli, aşiretli, namus cinayetlerinin işlenmekte olduğu dolu dizgin aşkın da eşlik ettiği bu dizilerle, prim kazanılır duruma gelinmiştir TV kanallarında.. Gerçi bu dizilerin de Türkiye nin tamamının gerçeğini yansıtmadığının bilinci ile sürekli bu tarz dizilerin yapılmasının da sözü gelmişken uygun bulmadığımı belirtmek istiyorum.  Daha çağdaş ve Türkiye nin tümünün gerçeğini yansıtabilen dizilerin yapılması ve yayınlanmasının daha doğru olduğunun altını çizmek istiyorum.

 

Sadakatin bir diğer yüzü de şudur ki, bir erkeğin veya kadının kendisine yapacağı en büyük kötülük, kendi tercihi olduğu için değil de, başka seçeneği olmadığı için kendisiyle beraber olan bir eştir.. Atsan atamazsın, aldatsan bile senden ayrılmazlar. Bu kadar sadakat fazla gelir.
Terk edilenler ise, o an fark etmeseler de daha sonra olayı ve yorumunu bir yerlere yazdıklarında, bedel ödemenin hazzını yaşarlar!

 

Ne diyelim, 21.yy başında yaşanılan bu toplumsal çöküşün, gelecekteki yansımalarının çok daha farklı ve ağır olacağı belli. Çocuklarımız ve onların torunları çok daha farklı ahlaki yargılarla yaşayacaklar ilişkilerini, bu kesin.

 

Bu yazıyı, www.antalyaguncel.com, www.antalyabugun.com ve www.besthaber.com.tr haber sitelerinde de okuyabilirsiniz.

Yayın Tarihi
04.10.2013
Bu makale 10157 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!