Siyaseti, profesyonel bir meslek gibi gören birçok siyasetçinin, ileri yaşlarda, aktif siyasetin içinde yer almak için türlü uğraşlar unutulmamıştır. Partilerin lider kadrosunda olanların, tüzük değişiklikleri ile demokratik seçim kanallarını tıkadıkları bilmediğimiz işler değildir.
Topluma demokrasi vaat eden partiler, tüzüklerini gerileterek kendi parti içi demokrasilerini kısıtlamışlardır. Bu yüzden siyasi katılım azalmış, gençler ve kadınlar için siyaset zorlaşmıştır.
Ak Parti, kendince bu olumsuzluktan ders çıkarmış ve üç dönemden sonra milletvekilliği yolunu bir tüzük hükmüyle engellemiştir. Bu kısıtlamayla, toplumda siyasetçiye karşı oluşan tepkiyi de sempatiye çevirmek düşünülmüştür…
İlk bakışta, daha demokrat görüntülü ve feragat edebilen siyasetçileri düşünüldüğünde hoşa giden bir tüzük olduğu söylenebilir. Aslında gücü elinde tutan siyasetçilerin iktidar sürelerini sınırlandırmaları, olumlu da görülebilir ama bana göre demokratik olduğundan söz edilemez!
Ülkemizde siyaset yapmak her zaman zor ve riskli olmuştur… Gerek Osmanlı döneminde gerekse Cumhuriyet döneminde siyaset yaparken hayatını kaybeden, siyaseten katledilen, türlü cezalara çarptırılan çok sayıda devlet adamı ve siyasetçi vardır.
Bu koşullarda ülkemizde siyasetçi yetiştirmek hiçbir zaman kolay olmamıştır… Yetişen siyasetçilerin de önemli bir bölümünü, askeri darbeler, parti kapatmalar ve çeşitli baskılar, siyaset dışı bırakmıştır. Türlü mücadelelerden süzülerek siyasetin lider kadrolarına gelenlerde yerlerini perçinlemek için verdikleri uğraşı, kendilerinde hak görmüşlerdir.
Bu gün yapılması gereken, darbe koşullarında olduğu gibi yetişmiş siyasetçileri aktif siyasetin dışına çıkarmak olmamalıdır… Bu gün yapılması gereken siyaset yapma kanallarını açık tutmak rekabet koşullarını adil olarak düzenlemek deneyimli siyasetçilerin yanına gençlerin ve kadınların kolayca ulaşmasını sağlamak olmalıdır.
Siyaset için uygun iklim, en önemli eksiğimizdir… Bunu başarmanın yolu, yaşına, sağlığına ve performansına bakılmaksızın siyasetçinin milletvekilliği dönemini sınırlamak olmamalıdır. Demokratik bir Anayasa zaman alacaksa bile demokratik bir tüzük ve siyasi partiler yasasındaki değişikliklerle bunu doğru yöntemlerle çözmek mümkündür.
Hatta partilerin yetkili kurullarının belirleyeceği ilke ve esaslar bile adil bir yarışın koşullarını belirlemekte yeterli olur. Katılım arttırılabilir siyasi iklim yeniden yapılandırabilir.
Dünya konjonktürünün kırılgan olduğu, ekonomik ve politik istikrarsızlığın kol gezdiği bir dönemde deneyimli siyasetçilerin önünü kesmek hiçbir şeyin çözümü değildir… Tüzük hükmü gözden geçirilmelidir… Partilerin demokratik tüzük yapması siyaset için çok önemlidir ve herkesin çıkarınadır. Ama bu seçimde uygulamak zorunda oldukları kuralın; demokratik değil, olsa olsa “fantastik” olduğundan söz edilebilir!
Başbakanın Cumhurbaşkanı adayı olacağına kesin gözü ile bakılıyor. Peki, böyle bir imkan olmasaydı ne olacaktı? Güçlü bir iktidar partisinin lideri ile birlikte siyaset dışı kalması kimin işine yarayacaktı? Ülke siyasetine nasıl katkı sağlardı? Siyasetin ne zor zanaat olduğunu bilenler, siyasetin Türkiye için önemini bilenler, her yetişmiş siyasetçinin büyük bir kazanç olduğunu bilirler… Hangi partide ve olursa olsun!