Ahmet ile Mehmet

Yüzlerimizdeki maskeleri bir günlüğüne çıkartıversek, hayatın akışına maskesiz bakabilsek, ihtiraslarımızı, hırslarımızı her şeyi bir kenara bıraksak bir gün!
Basit ve sıradan olsak.
Güçlerimizi, makamlarımızı bir kenara fırlatıp çocuk olsak.
İnsanlara bir gün yalan söylemeden yaşamanın tatlı ferahlığına ulaşsak.
Giyinmenin de, yemenin, içmenin de göreceli olduğunu hatırlayıp aç kalıp zeytin ekmek yesek ve hep birlikte tüm Antalya halkı olarak bugün Ahmet’i hatırlasak.
Ahmet kim mi?
İnanın kim olduğunu ben de bilmiyorum.
Nerede yaşar, ne yer ne içer, karısı, çocuğu var mıdır hiç bilmem.
Hatta Alevi midir, Sünni midir, Kürt mü, Türk mü onu da bilmem.
Bir Allah’ın kuludur işte bizim gibi yaşayan, ağlayan, sızlayan, hayalleri olan bir insan evladı.
Her gün erken saatte evinden çıkıp koşa koşa işine giden bir emek işçisi.
Aramızda yaşadığı halde yokmuş gibi davrandığımız.
Acılarını, sevinçlerini hiç bilmediğimiz binlerce, onbinlerceden birisidir işte.
Bizler yaşamın içerisinde birbirimize güç gösterisi yaparken, zengin sofralarda fakirlik üzerine ahkam keserken o evinde ağrıyan belini hanımına ovdurup, çikolata alamadığı kızının saçlarını okşar genellikle.
Bizler bütün yalan kusan silahlarımızı güç üzerine yoğunlaştırıp çirkinleşirken, bu çirkinlik anında insanlığımızı unutup canavarlaşırken.
Çok sade basit bir insanın en temel hakları sayılan yeme içme, barınma sorununu bile halledemeyen binlercesinden birisidir Ahmet.
Arabamızla giderken aldığımız kötü kokuları duymamak için camlarımızı kapattığımız anlarda bizim bıraktığımız ve kokuttuğumuz çöpleri toplayandır Ahmet.
Son model arabamızla giderken izlediğimiz hoşumuza giden çiçek cümbüşünü bize sunan park ve bahçelerde ter akıtandır Ahmet.
Hala tanıyamadınız değil mi?
Tanımayın, boş verin tanırsanız onu dinlemeye kalkarsanız gülen yüzüyle size dertlerini anlatmaya çalışır canınız sıkılır.
Sınırda nöbet tutar adı Ahmet’tir, Mehmet’tir.
Savaşta en öne sürülür, ölür gider, arkasında sadece acılı ailesi kalır, ağlar ağlar, acısını dindirmek için ‘şehit oldu benim oğlum’ der.
İşsiz olan da Ahmet’tir, en kötü işleri yapan da, ‘ne iş olsa yaparım abi’ diyen de Ahmet’tir.
Politikacılar bütün konuşmalarını Ahmet üzerine yaparlar.
‘Biz iktidara gelirsek Ahmet aç kalmayacak, işsiz kalmayacak, evi olacak, damı olacak, çocukları okuyacak’ diye sıralarlar bütün insani ihtiyaçları.
Seçim biter devletin bütün kazığı hatta kazığın yağlı tarafı hep Ahmetler’i bulur.
‘Sık dişini Ahmet’im’ derler.
Ahmet sıkar dişini, kemerini, bazen uyanıverir uykudan, yalan dünyadan, ‘elim kırılsaydı’ der.
Sadece bu kadar der karşısında bu sefer başka bir yalancı, sahtekar vardır.
Ahmetler hep kandırılır, onlar kandırıldıkça birileri semirir, yanakları al al olur.
Villalar, hanlar, hamamlar sahibi olurlar bu yalanlarla; Ahmet yine boşta, yine aç, yine işsizdir.
Ahmetler bu ülkede başlarını kaldırıp bu süregelen gidişatı değiştirmek için uğraşmadıkları sürece bu hikayeler yazılır durur.
Eskiden Ahmetler’e çok üzülürdüm, acırdım, kahrolurdum, yazık derdim.
Artık demekten vazgeçtim.
Kaderini değiştirmek için kılını kıpırdatmayan adamdan ne ailesine ne memleketine bir fayda gelmez.
Ahmetler ve onun gibiler politikacıların yalanlarını suratlarına çarpmadığı sürece bu düzende böyle sürer gider.
Bu yazıyı okuyan bir Ahmet, bir Mehmet varsa onlaradır sözüm, sizi yalanları ile kandıranları, sözlerini din ile soslayanları, vatan, millet nutukları atanları artık iyi ezberleyin.
İnsanca yaşamak istiyorsanız oy verdiklerinizi iyi seçin, kuru gürültüye cilalı laflara kanmayın.
Sizi insan yerine koymayıp kul gibi görenleri ezin geçin.
 

Yayın Tarihi
01.12.2013
Bu makale 7932 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sevgili Mehmet; Ahmetlerin hikayesini ne güzel bağlamışın. Kutlarım. Demokrasinin gerçekten işlemesini istiyorsak, önce verdiğimiz oyun değerini kendimiz bilmeliyiz. Eğer kötü yönetiliyorsak, bu kesinlikle sandık yerine pikniği tercih edenler, hiç birini beğenmiyorum diyenler ve sorumsuzlar yüzündendir.

Erdoğan Kahya 01.12.2013

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!