ANTALYANIN KAHYASI

“Adalet Bir Gün Herkese Lazım Olur”

Aslında bu güzel sözü kimin söylediğini ben bulamadım. Ancak şurası bir gerçek ki; bu sözü söyleyen kişi; bu sözlerle adaletin fert ve toplum için gerekliliğini düşünerek söylemiş olmalı.

Bu sözün sahibini araştırırken okudum, bakın İslam dini  Adaleti nasıl yorumluyor?;

“Adalet, dinin temel ilkelerindendir. Yüce dinimiz İslamiyet, her işte adaletin esas alınmasını emretmiştir. Kur’an-ı Kerim’de; konuşmada, yargılamada, alışverişte, ailede, insan ilişkilerinde ve diğer konularda adaletli olmamızı isteyen birçok ayet yer almaktadır. Örneğin, bir ayette ‘Allah size, … insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…’ buyrulmaktadır.

Adalet; hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk; herkese kendine uygun düşeni ve hakkı olanı vermektir. İnançları, soyları, dilleri veya renkleri, makamları ne olursa olsun, tüm insanlar insan olmaları yönüyle eşittirler ve aynı haklara sahiptirler.

Ancak kişinin, kendi haklarını kullanırken başkalarının haklarına zarar vermemesi onun bir görevidir. Her insanın kendi hakkını gerektiği şekilde ve özgürce kullanabilmesini sağlamak ve buna engel olmamak da  adalettir”

Her ne iş yaparsanız yapın; ister siyasetçi, ister esnaf, ister hekim, ister hakim, ister gazeteci, ister savcı olun insanların kendi haklarını özgürce kullanabilmesine “Adalet” diyoruz.

Masal gibi...

Şimdi size bir masal anlatacağım: Sonu güzel, adil, iyileri güldüren, kötüleri üzen bir masal…

Hikaye uzun ama, kısaca anlatırsak; devrin birinde adamın biri mesleğindeki en büyük mevkiye getirilmiş… Çevresinde muhterem bir insan olarak bilinirmiş, sonrasında, biraz çevresinin, biraz kendine verilen geniş yetkiler yüzünden yanlış işler yapmaya başlamış, gözünü hırs bürümüş, yasal olmayan işlere bulaşmış,  bulunduğu mevkiyi kötüye kullanarak sonunda ülkenin başına bela olan terör örgütü elemanlarını bile sorumlusu olduğu kuruma yerleştirmeye başlamış…

Gazeteciler de, görevlerini yerine getirerek bu büyük adamın(!) yaptığı işlerle ilgili bazı iddiaları yazarak kamuoyunu bilgilendirmişler. Ama adam öylesi güçlenmiş ki; kimseleri dinlememiş, elde ettiği güçle kendisi hakkında yazı yazanlara cezalar verdirmiş, hatta bir eğitim yılı açılışında öğrenciye ders vermek yerine mahkum ettirdiği gazeteciyi anlatmış açılış konuşmasında, diğerlerine ‘ders olsun’ diye…

Masal bu ya, günler, aylar geçmiş, malum terör örgütü ülkeyi felakete sürüklemek için ihtilal denemesine kalkışmış, Devlet; teröristlerin çöreklendiği Adliye, polis, asker, üniversiteler gibi kurumlara operasyonlar düzenlemiş, binlerce kişi cezaevlerine atılmış, Bu arada bizim adam da kendini demir parmaklıklar arasında bulmuş… Hala orada istirahat edermiş…

Masal burada bitti ama sizlere asıl anlatmak istediğim bitmedi sevgili okurum… Hani masalımızın kahramanı bizim hakkımızda hem ceza, hem tazminat davasını kazanmıştı ya… O’nların sonucunu merak edeniniz yok mu? Vardır elbet…

İlahi Adalet

Şahsen İlahi Adalet’e yani hükmedenin, Yüce Allah’ın adaletine inananlardanım. Her kim olursa olsun suç işleyenlerin, doğru olmayanların, hak ve hukuk gözetmeyenlerin cezasını bu dünyada veriyor.  Ve inanıyorum ki, İlahi Adalet bu dünyada tecelli ediyor.

Hani ilahi Adalet dedik ya… Muhteremin kazandığı davası gönderdiğimiz Yargıtay; öylesi bir bozma kararı verdi ki; adeta “Basın Özgürülüğü” dersi. Bu kararı sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum:

T.C

YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

ESAS NO     : 2016/10954

KARAR NO : 2016/12265

Y A R G I T A Y   İ L A M I

 

MAHKEMESİ           : Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ                  : 11/12/2014

NUMARASI         : 2012/513-2014/528

DAVACI                  : İsrafil Kurtcephe vekili Avukat Bahadır Kalaycı

DAVALI                  :  Mehmet Erdoğan Kahya vekili Avukat Şeyh Şamil Ünlü

gereği görüşüldü.

Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

Davacı; Akdeniz Üniversitesi Rektörü olduğunu, www.antalyabugun.com isimli web sitesinde 12 05 2012 tarihinde yayınlanan "Skandallar Üniversitesi" ve 13/06/2012 tarihinde yayınlanan "Üniversitede İhale Yasasına Aykırı Milyonluk İşler (:!)"' başlıklı yazılar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının eyleminin haber vermenin ötesinde olup açıkça hakaret ve iftira suçunun işlendiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Basın özgürlüğü. Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçülerin koşul olarak aranman, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.

Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.

Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı vc gerekse görsel basın bu fonksiyonu yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken, özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır

Somut olaya gelince, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler ile Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın  2012/66564 ve2011/68213 sayılı soruşturma dosyalan ve Antalya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/113 esas  sayılı ceza  dosyası içeriğinden: Akdeniz Üniversitesi bünyesinde bir takım  ihalelerin gerçekleştirildiği, bu ihalelerde usulsüzlük yapıldığına ilişkin çeşitli tarihlerde gerek Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen isimsiz ihbar dilekçeleri, gerek BlMER'e gelen dilekçeler, gerek Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'ne bizzat yapılan ihbarlar vc gerekse Başbakanlık makamına yapılan şikayetler neticesinde adli ve idari soruşturma ve incelemelerin başlatıldığı, bu incelemelerin bir kısmının yazıların yazıldığı tarihlerde halen devam etmekle olduğu, bir kısmının ise neticelendiği, inceleme ve soruşturmalar sonucunda iddiaların sabit görülmediği gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına ve soruşturma yapılmasına gerek bulunmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Şu halde; davaya konu yazılar görünür gerçeğe uygun olup günceldir ve yazıların yazılmasında kamu yararı ve toplumsal ilgi bulunmaktadır. Basının “Okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması karşısında; özle biçim ansındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemez.

Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalının tazminatla sorumlu tutulması doğru görülmemiş ve kırarın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:  Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/12/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

      Başkan            Üye                    Üye                 Üye                 Üye

         Ş. Öztürk     M. Çakmak           F.F. Şahin          M. Erol        H. Akdere

 

 

Bu karara da itiraz ettiler, bu kez yeni beraat kararına, karşı tarafın avukatları Yargıtay’a gitti,ancak red kararı ile döndüler…

Bir de teşekkürüm var. Başından beri bana inanarak haklılığım konusunda adeta mücadele veren Avukatım sayın Şeyh Şamil Ünlü ve ekip başı Av.sayın  Nizamettin Sağır’a… Birf sitemim kendi merslektaşlarıma ; ben yargılandıkça içten içe sevinen ve sahip çıkmayan kendi meslektaşlarıma… Yine de canları sağolsun , onlar ne yapsınlar meslek bu hale geldi…

Yayın Tarihi
16.12.2017
Bu makale 4378 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!