SUBAŞININ BAKIŞI

89 Yıllık Cumhuriyet

Keşke cumhuriyet üzerinden kavga nedenleri yaratmak yerine eksiklerini gidermek adına tartışma yapabilsek… 89. Yılını tamamladık ama keyfini süremiyoruz!  

Hala sen, ben çekişmesi… Laikliğe, Cumhuriyet değerlerine, kuruluş felsefesine karşı mısın benzeri çatışmalar bitmek bilmeyen kavgalar…  

Cumhuriyetin, geçmişin koşullarında kuruluşu büyük bir devrimdi… Sonrasında günün koşullarına uydurmakta zorlandık. Halka rağmen ona tepeden bakan bir cumhuriyet felsefesini dayatmaya kalktık…

 Cumhuriyet dediğimiz, bu rejimin de eksikleri var elbet. Devletin var oluşu ve kuruluş felsefesi gibi misyonlar yükleyerek tabu haline getirdiğimiz için kolay tartışamıyoruz ve o nedenle eksiklerini gidermek kolay olmuyor…

Oysa çok bilinen bir rejim… Halkın yöneticilerini seçimle belirlediği rejimin adı… Dünyada, hem çağdaş hem de geri kalmış birçok ülkenin yönetim şekli…  

Değişen çağa ve gelişen toplum yapısına göre değişime ve gelişmeye muhtaç!  

1921 Anayasasının değerleri ve o günün koşulları ile 1923 ve sonrası ve 1924 Anayasasının değerleri ve kapsamı bile çok farklı! Kuruluş felsefesinin dayanağı hangisi? 1923 öncesi mi sonrası mı? İlk meclis ve sonraki meclisin hem misyonu hem de hazırladığı Anayasalar birbirinden çok farklıdır. Bu günün koşulları ise çok daha farklı!

En olmazsa olmaz ilkesi Laiklik ilkesinin bile tanımı bizde sorunludur… O yüzden parti kapatma ve siyasi yasaklamalar dahil toplum çok fatura ödemiştir. Demokrasi ayağı ise eksik ve aksaktır! Demokrasiyi, cumhuriyetin karşıtı zannettik, demokrasiyi geliştirirsek cumhuriyeti kaybederiz diyenlerin sayısı az değildi. Bu yüzden toplum acılar çekti. Sayısız yasaklar koyduk… Kanun devleti olduk. Hukuk devleti olamadık. Bu gün artık toplumu bütünüyle kucaklayacak bir demokratik cumhuriyeti tartışsak ve başarabilsek keşke!

Farklı din ve inançların yaşandığı Anadolu topraklarında laiklikten kim neden vazgeçmek istesin ki? Bu soruya cevap olarak ‘Başbakan’ diyenler olmuştur oysa Başbakanın Mısır’da tüm Müslüman topluluklara yaptığı konuşma hatırlardadır.

Cumhuriyet, seçimle yöneticilerini belirleme hakkı tanıyan yönetim biçimi olduğuna göre aklı başında hiçbir siyasetçinin seçilme hakkından vazgeçebileceğine inanmak mümkün değildir. Hele her seçimi zorlanmadan alma başarısını gösteren iktidar partisine kuşkuyla bakmak akılcı değildir. Seçme ve seçilme hakkından vazgeçmeyi göze alan yerine neyi ikame edebilir ki!  

Gerilimi tırmandıracak yasakçı tavır ve kurallardan kaçınmak gerekir. Sn Demirel’in, 40 yıl önce söylediği “yollar yürümekle aşınmaz” rahatlığına henüz ulaşamadık.  

Cumhuriyetin 89. Yılını kutlarken ‘ölüm oruçlarından’ belki de ölümler başlayacak ama biz, “Cumhuriyeti neden bizim kutladığımız gibi kutlamıyorsun” kavgası veriyor olacağız!

Herhalde bu topraklarda en iyi bellediğimiz dersimiz dayatmacılık! Belki de cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıramadığımızdandır. Demokrasiyi cumhuriyet karşıtı olarak bellettikleri içindir… Daha huzurlu bayram dileklerimle, Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun…

Yayın Tarihi
30.10.2012
Bu makale 10475 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
chp''li milletvekilleri belediye başkanları ve bazı partili''ler geçmişte ki başarılara takılı kalmasalar (ki o başarılar tüm toplumundur) ve laf üreteceklerine en azından akp''li belediyeler''i,, kıskanmayı eleştirmeyi bıraksalarda iyi yanlarını örnek alıp çalışsalar,,söylemleri ile yaptıkları uyuşsa,,,ATATÜRK''ün yolunda yörüyebilseler ve yıkıcı değil yapıcı olsalar birşeyler düzelebilir. Saygılarımla Süleyman KONCA

Süleyman KONCA 08.11.2012

Sevgili Subasi, Konu ozunde halkin yarari ile devletin misyonu ile ilgili. Nasil bir sirkette yoneticiler her zaman hissedarlarin yararini dusunmuyorsa, secilmisler de halkin yararini dusunmuyor. O nedenle halk secilmislerin yetkilerini ne kadar sinirlarsa o kadar iyi olur. Dun Cankaya koskunde olanlar bugun Ergenekoncu oldu. Bugun Cankaya koskunde ultra-dindar kostumler ile kokteyllerde boy gostermenin adi ise "normallesme". Neye gore, kime gore normal? Butun bunlar aslinda herkesin birbirini otekilestirdigi anormal bir ulkede yasadigimizin gostergesi. Bence konu Laiklik ilkesinden daha genis, ve halkin hak ve ozgurluklerinin devlet erki tarafindan somurulmesi ile ilgili. Laiklik ilkesinin tanimi cok sorunlu evet, Turkiye'nin kanayan yarasi. Kac kusak dini inanclarini ozgurce ifade edemeden goctu gitti, hala da bir yaradir. Laik bir ulkede Diyanet Isleri diye bir kurumun olmasi veya zorunlu din dersleri kabul edilemez. Laik bir ulkede maasli imamlar olamaz. Laik bir ulkede belediyeler Ramazan'da iftar cadiri kuramaz, veya valiler dini bayramlasma icin toren duzenleyemez. Kamunun tek bir lirasi din icin harcanamaz, ve din hizmeti vermek icin vatandaslardan vergi toplanamaz. Diyelim ki ben Woo Doo dinine tapiyorum. Vergisini odeyen bir vatandas olarak talep ediyorum Turkiye Cumhuriyeti devleti bana da hizmet versin, Woo Doo rahibi adasin, cocuklarima okulda Woo Doo dini dersi acilsin, vali Altinparmak Woo Doo bayraminda resepsiyon duzenlesin. Vergi toplayacaksan her alanda ayirmadan hizmet vereceksin normali budur. Devlet din alanindan elini etegini cekmedikce bu yara kanar durur.

Ragip Gurguz 30.10.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!