İstanbul
Taksim’de resimlerini çeken gazeteciye bir polis amirinin” neden çekiyorsun
bizi, ne yapayım gaz atmayayım da osur….mı” diye bağırması internette en çok
izlenenler arasında.
Aslında
o polisin bu çıkışı anlayana bir çığlık, bir isyan.
İlk
bakışta eylemcilere karşı bir çıkış gibi görünse de aslında içinde bulunduğu
duruma, haksız yere mesai ücreti almadan fazladan çalıştırılmasına, kendi
halkına karşı acımasızca gaz atmak zorunda olmasına, ekmek parası uğruna yapmak
zorunda kaldığı işe karşı bir çığlıktır, isyandır.
Eğer
önyargılı bakmıyor, onları da anlamak istiyorsanız empati yapabilirsiniz.
Ha
unutmadan polis uzaydan gelmiyor onlarda senden, benden, içimizden birileri.
Genellikle
bu ülkenin yoksul çocukları.
Bizim
içimizde nasıl iyiler, kötüler, sadistler varsa, işte polisler içinde de
aynıları var.
Devletin
copu, gazı, biberi çirkin yüzü gibi gözükseler de, başımız sıkıştığında imdat
polis diye yardım beklediğimiz insanlar.
Düşününki
AKP mitinginde koskoca yaşını başını almış bir bayan “ Ben tayibin g.tünün kılı
olurum” diyebilecek kadar fanatikleşmiş ve söylediği sözün savunduğu insanı ne
kadar küçük düşürdüğünün farkında bile değil.
Başbakan
ne kadar yalan söylerse söylesin hemen inanıyor, sorgulama gereği bile
hissetmiyor.
Toplum
olarak hastalıklı bir ruh haline girmişiz.
Başbakanın
bilmem neresinde kıl olmaya bile razı hastalıklı ruhlar, masum bir gezi parkı
eylemini bile işte o isyan eden polisi kullanarak zorla, Vandallıkla bastırmaya
çalışıyorlar.
Diyelim
ki yıllarca işsiz gezdiniz, polis olma imkanı doğdu kabul etmeyecek misiniz?
Etmeyen
elbette çıkacaktır ama büyük çoğunluk bu teklife hemen atlar.
Ülkedeki
işsizlik, yoksulluk genellikle bu tür insanları ekmek yedikleri kapıya karşı,
işsiz kalmamak adına köleleştiriyor.
Bugün
75 milyonluk ülkede sendikalı, örgütlü kaç işçi var ki, biz aynı örgütlü çıkışı
polislerden bekliyoruz.
Trafikte
bize ters davranan, sıkıştıran, yanlış solama yapan insanlara karşı hemen tepki
koyuyor, bazen büyük kavgalara yol açan olaylara karışıyoruz.
İşte
bunun sebebi demokrasi denilen o muhteşem iksiri hala kavrayamamış olmamızdan
kaynaklanıyor.
Devleti
yöneten zihniyetlerde genellikle demokrasiden nasiplenmemiş, hatta demokrasiyi
angarya gören zihniyetlerden oluştuğu için halkın tepkisine emrindeki kolluk
kuvvetlerini aşırı güç kullandırarak bastırmaya çalışmaktadırlar.
Eminim
ki polis içerisinde ahlaksız davranışlar sergileyebilecek, karşısındaki
vatandaşa düşman gözüyle bakabilecek insanlar mevcuttur.
Ama
iddia ediyorum halka karşı gazda kullansa, copta kullansa evine gittiğinde
bunun pişmanlığını yaşayan, üzülen polislerde mevcuttur.
İşte
“gaz atmayayım da osu…m mı diyen o poliste içindeki isyanı kendisine bu emri
veren amirine karşı kullanamayıp, gazeteciye karşı boşalan bir insandır.
Yazıyı
okuyanlar polisi savunduğumu falan düşünebilirler.
Savunulacak
yönleri varsa elbette savunurum, ama bu savunma değil bir durum tespitidir.
Bütün
bu yazdıklarımda polisi masum, ne yapsın, çaresiz insan sınıfına sokmasın.
Sokakta
devletin bütün ceberutluğuna rağmen korkmadan en demokratik haklarını kullanan
insanları biraz olsun örnek alabilirler.
O
insanlarda işlerini kaybetme pahasına sokağa çıkıyorlar, taleplerini dile
getiriyorlar.
Birazcık
ta polisler haksız ve kanunsuz uygulamalara karşı seslerini yükseltme metodu
üzerinde düşünsünler.
Evlerine
gittiklerinde çocuklarının başlarını okşarken ellerinin herhangi bir eylemciye
karşı kanun dışı bir uygulama için kullanılmadığına, temiz olduğuna emin
olsunlar.
Demokrasi
herkes için geçerlidir.
Gelelim
“gaz atmayayım da osu…rayım mı “diyen polise.
Gaz
atıyorsan insanların başına nişan almadan at.
Sana
teslim olmuş direnmeyen insana vurma.
Tazyikli
suyu insanların ayaklarını yerden kesercesine nişanlayarak kullanma.
Sen
hâkim değilsin, yargıç değilsin kanunun vereceği cezayı sen vermeye kalkma.
Ha
ben bütün bunlara dikkat edemem diyorsan o zaman istifa et kardeşim bu ülkede
herkes polis olarak hayatını kazanmıyor