“Büyük Usta”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için böyle bir tanım geliştirdiler.
AKP’lilerin çok hoşuna gidiyor bu söylem.
Karşılarında “Yüce Atatürk” var, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu var, “Ulu Önder” var.
Ne yapılırsa yapılsın milletin sevgisini eksik etmediği, hakkın rahmetine kavuşmuş, aradan çok uzun yıllar geçmiş ama milleti onu unutmuyor.
Millet unutmadıkça birileri de kuduruyor, deliriyor.
Utanmasalar “İkinci Atatürk” diyecekler ama tutmuyor, olmuyor.
Ayrıca Atatürk’ü sevmeyen bir zihniyete “İkinci Atatürk” demek de yakışmaz.
İşte onun için geliştirildi bu “Büyük Usta” tanımı.
“Büyük Usta” iktidara geldiğinde bizim bazı liboş solcular da dahil bir çok kesimin desteğini aldı.
Tek başına demokrasi yetmez deyip, “ileri demokrasi” diye bir yalan sarmalı oluşturdular.
Liboşlar, avantacılar, yandaşlar, solcu eskileri televizyonlarda bas bas bağıra bağıra bunu millete yutturdular, yedirmeye çalıştılar, inanmayan, kanmayanlar da akla hayale gelmez senaryolarla zindanlara tıkıldılar.
Etrafındaki yalaka çemberi çoğaldıkça her şeye ve herkese karışır hale geldi.
İnsanların içki içmesine.
Andımızın kaldırılmasına.
Ulusal bayramların kaldırılmasına
Okullarda kız erkek ayrımı getirilmesine.
Kaç çocuk doğuracağımıza.
Kürtaja.
Her şeye müdahale etmeye başladı.
Muharrem İnce’nin dediği gibi bazen savcı, bazen hakim, doktor, maliyeci, jinekolog, asker derken her şey olmaya başladı.
Bir gün önce dediğini, ertesi gün yalanladı, milleti azarlamaya başladı, karşısındakileri hep küçümsedi “kimsiniz siz, kaç kişisiniz” diyerek millet arasında karşı cepheler oluşturdu.
Yalakaları halktan ve gerçeklerden o kadar çok uzaklaştırdılar ki “Büyük Usta”yı, ülkeyi bıraktı komşu ülkelere de ayar vermeye kalktı.
Komşularla sıfır sorun diye bir politika belirledi, geldiğimiz noktada kavga etmediğimiz, ilişkimizin bozulmadığı komşu ülke kalmadı.
Sadaka ekonomisi ve Allah, kitap söylemleri ile yoksul insanları kandırdı.
Hiç ummadığı bir anda “Gezi Çocukları” çıktı ortaya yeter artık dediler.
Bütün heybeti, ustalığı, tek adamlığı, liderliği, imparatorluğu bir avuç çocuk tarafından yerle bir edildi.
Verdiği yanlış kararlarla gencecik çocukların ölmesine sebep oldu, şiddet arttı, ülke günlerce biber gazı soludu.
Haklı çıkabilmek adına milleti birbirine kırdırmayı bile göze aldı; “camide içki içtiler, kutsalımızı kirlettiler, türbanlı bir bayanı darp ettiler” gibi yalanlar uçuştu ortalıkta, “yüzde elliyi zor tutuyorum” demekten bile kaçınmadı.
Ülke şimdi gerçekten birbirinden nefret eden insan yığınları ile doldu taştı.
Çünkü “ya bendensin ya yok ol” politikası uygulandı.
İşte bütün bu icraatların sahibine “Büyük Usta” diyorlar, yerseniz.
Akılları sıra Atatürk’le kıyaslayacaklar.
Oysa bu ülkenin en büyük ustası ve lideri her yeri işgal edilmiş, hastalıktan ve yokluktan bitmiş bir milleti o şartlarda benden ondan demeden ortak bir amaç uğruna birleştirmiş düşmanı yenilgiye uğratmış ve yepyeni bir ülkenin temellerini atarak milleti kulluktan,  vatandaşlığa geçirmiştir.
Biraz dini, imanı ve vicdanı olan herkes bunu bilir ve takdir eder.
Bunca deney ve tecrübeden sonra hala bunu anlamayanlara milletin cevabı yakında gelecektir.
Bilmem anlatabildim mi büyük ustanın küçük çırakları.

Yayın Tarihi
17.12.2013
Bu makale 7745 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!