Kardeşim, karındaşım, daha dün gibi İzmir de bir bağ evinde dünyaya gözlerini açmıştı.Ben babamla birlikte ahşap merdivenlerin ucundaydık.Anneannem koşarak merdivenleri inerken erkek müjdesini babama vermişti. Erkek çocuk olarak aileyi sevindirmişti.
Gözlerimin önünde iki kundaklı halinden başka hiçbir şey yok gibi ona dair. Bir kundaktaki aileye sevinç getiren bebek , iki kefeninin içine kundaklanmış yetişkin adam Ener. Kardeşlerine ilk ölüm acısını tattıracağını kim bilebilirdi.
Ne acılar gördüm hayatımda. Bu en son olur inşallah. Kardeşimi bir hafta önce talihsiz ve elim bir trafik kazasında kaybettim anlayacağınız dostlar. Karşıdan karşıya yol aykırılarken bir arabanın altında kalmış.Kötü bir düş gibi ama gerçek. Nine, dede, anne , baba, kaynana kaynata, evlat derken kardeş acısını da yaşamak varmış kaderde. Şarkıda olduğu gibi.”Ne acılar yaşadım ben hayatımda. Cam kırıkları vardı yollarımda.” Bu söylediklerim tabi ki herkes için geçerli. Salt bana özgü değil. Yaşamın bir gerçeği. Bizden öncekiler de öğrenmişler, öğreniyoruz, öğrenecekler…
Adı en iyi asker anlamındaydı. Asker olan babamız üç oğlunun adını da er ‘li koymuştu. Eski erkekler , vatana asker yetiştirme kaygısıyla erkek çocuk yapma hevesinde miydiler bilemiyorum. Yaşamı da hayatın engebeli yollarında talim yapmakla geçti. Umarım yeni yaşamında çok sağlıklı ve mutlu olur. Umarsızlık insanları feylesof edermiş derler çok doğru. Yine de tüm canlara ani ölüm acılarından uzak bir gelecek diliyorum.