14 Mart Tıp Bayramı

Bugün 14 Mayıs Tıp Bayramı. Tıbbiye’ye girdiğim yıldan beri, bu bayramı büyük bir içtenlikle kutlamakta olan ben, ne yazık ki; 55 yıllık meslek hayatımı doldurduğum bu günde, Türk Hekimleri’nin içine sürüklendiği olumsuzluklar nedeniyle artık bu bayramı kutlamıyorum. Üstelik kaçıncı kutlama yılı olduğunu bile merak etmiyorum.

55 yıldır ülkeme ve ulusuma, büyük bir içtenlik ve özveriyle hizmet etmiş olmamın iç rahatlığı ve gururunu duyuyorum. Ancak son yıllarda hekimlere reva görülenleri asla içime sindiremiyorum.

Hekimlere karşı; “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” ile başlatılan olumsuzluklar, son yıllarda çok ileri boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Yeni çıkarılmış olan “Yerel Yönetim Yasası” ve yeniden yapılandırılması için çaba gösterilen “Anayasa” çalışmalarının tümü aynı amaca yönelik olup, ülkemizin ve ulusumuzun geleceği için büyük bir tehlike oluşturdukları kanısındayım . 55 yıllık bir hekim ve 79 yaşında bir T.C Vatandaşı olarak; Cumhuriyet değerlerimizin tartışmaya açıldığı şu günlerde, milletimin dikkatini bu önemli noktaya çekmek istiyorum.

Tıp Bilimi son yıllarda büyük gelişim göstermiş, bilimsel ve teknolojik alanda çok büyük aşamalar kazanmıştır. Aynı şey Türk Tıbbı ve Türk Hekimleri için de geçerlidir. Türk Hekimleri, dünyanın en ileri ülkeleri ile yarışacak boyutlara ulaşmışlardır. Ancak, bilimsel ve teknolojik alandaki bu başarıların Hekimlik Mesleğinin kutsal yanı ve deontoloji ilkeleriyle aynı oranda gerçekleştiği söylenemez.

Dünyadaki İlaç Emperyalizminin uzantıları ülkemizi de sarmıştır. Bununla birlikte, siyasetteki tutarsızlık ve Ülkemizin sağlıklı bir sağlık politikası olmayışı, Hekimlik Mesleği ve mensuplarını çok olumsuz etkilemiş, yapılan uygulamalarla bu ulvi meslek amacından saptırılmış ve ticari bir hüviyete dönüştürülmüştür. Bunun suçunun sadece hekimlere yüklenmesi büyük bir haksızlık olacaktır.

Hekimlerin hak ettikleri ücretlerin yerine, kendilerine adeta ulufe dağıtılır gibi verilen performans uygulaması, hekimler arasında eşit ve adaletli olmayan bir sistem olup, birçok olumsuzluğu da beraberinde sürüklemektedir.

Cumhuriyet döneminin en uzun Sağlık Bakanlığı görevinde bulunan ve bu süre içinde sağlık alanında büyük olumsuzluklara neden olan kişinin bu görevden alınması son derecede isabetli olmuştur. Yeni atanan Sayın Bakanın, göreve başladıktan sonraki ilk konuşması takdire şayandır. Ancak içinde bulunulan bu ortamda söylediklerinin ne ölçüde gerçekleşebileceği kuşku ile karşılanmaktadır.

Son yıllarda izlenen Sağlık Politikası, yüzeysel olarak halkı memnun bırakan birtakım önlemlerin alınmasını sağlamıştır. Randevulu sistem, özel sektörde hasta bakımı ve istenilen eczaneden ilaç alınması; kesinlikle tartışılamayacak güzel uygulamalardır. Bunlara karşı çıkılması söz konusu olamaz. Ancak bütün bunlar halkımızın iyi ve kaliteli sağlıklı hizmeti alabilmeleri için yeterli değildir. Bu konuda daha köklü önlemlerin alınması gerekmektedir.

Bugün gelinen yerde; içinde bulunulan sistem, ilkelerinden uzak , ruhsuz ve adeta robotlaşmış hekim yetiştirme ilkesine yönlendirilmiş bulunuyor. Bunun suçlusu uygun olmayan politika ve sistem bozukluğudur. Eğer böyle giderse, bir gün hekimler kendilerini, hastalarına ellerini sürme gereği duymadan tedavi etme yöntemi içine itilmiş bulacaklardır.

Bereket versin ki bu gerçek, politikacıların dikkatlerini çekmese bile Üniversitelerimizdeki akademisyenler tarafından görülmeye ve dile getirilmeye başlamış bulunuyor.

Değerli hekimlerimize, içinde bulundukları olumsuzluklardan kurtulabilecekleri ve 14 Mart’ları eskiden olduğu gibi “Tıp Bayramı” olarak kutlayacakları, halkımıza da; hekimlere saldırmak, küfretmek ve dövmek yerine; onlara saygı gösteren, onların kıymetini bilen; sağlıklı, huzurlu ve mutlu nice uzun yıllar temenni ediyorum.

Saygılarımla…