Söz Babamda? (6)

1918 yılında 1.Dünya savaşı bitti. Almanya teslim oldu. Biz yenilmiş sayıldık.

Zorla geçemedikleri Çanakkale’yi ellerini kollarını sallayarak geçtiler. Artık İstanbul’ u kirletiyorlar. Ulaşabildikleri yerlerde askerlerimizin ellerindeki silahları topladılar. Topluyorlar…

Ermenilere fırsat doğdu. Doğu bölgesinde köylerimize saldırmaya başladılar. Yakıyorlar, yıkıyorlar, toplu katliam yapıyorlar.

Mütareke yıllarında doğuda ordunun başında Kazım Karabekir paşa var.

Babam anlatıyor.

Erzurum’a bir İngiliz heyeti geldi. Tüm silahların ateşleme düzeneklerini söktürdü. Sandıklara doldurduk, trene yükledik.

Kazım Paşa tren yola çıkmadan bir gece önce gizlice bir miktar asker gönderir, tren geçeceği Sansa boğazını yamaçlardan yuvarladıkları taşlarla doldurtur. Trenin geçişi engellenir. Gündüzleri bize temizletirler, bitmez. Ertesi günü yine doldurulur. İngilizler baş edemez bırakıp giderler. Sandıklar yeniden açılır, düzenekler yerlerine takılır.

Ermeni saldırılarından köyleri korumak için savaş başladı. Mühimmatımız az çok dikkatli kullanıyoruz.

Ermeniler Kars’tan Iğdır’dan atıldı.

Mermi kıt, Ermeni oyunları çok. Teslimim der, beyaz bayrak açar, yanına varıp teslim alıncaya kadar birçok askerimizi öldürür. Ermenilerle savaş çok zor geçti. Güvenilmez bir soy.

İstanbul’dan bize yardım gelmez. Nasıl gelsin işgal altında.

Yiyeceklerimiz için ekim yapıyoruz. Giyeceklerimiz için koyun besliyoruz. Görülmüş değil.

Adımız asker.

Asker olalı 6 yıl oldu, köyümle hiç haberleşemedim. Nasıl olsun? Bir yerde değiliz çok yerdeyiz. Ermeni savaşı bitti, nefes aldık.

Bir gün yüzbaşı bizi topladı;

-Köyünden mektup alamayanlar öne çıksın.

Çok asker çıktı. Yüzbaşı herkesle teker teker ilgilendi. Sıra bana geldi.

-Yüzbaşım asker olalı 6 yıl oldu. Ne mektup görebildim, nede bir haber alabildim.

Aradan kaç gün geçti bilmiyorum. Yüzbaşı beni çağırdı. Nasıl ulaşmışsa benim köyümden haber almış,

Bana söylediği.

-Oğlum baban sağmış, anan rahmetlik olmuş. Başın sağ olsun. Sana gidiş dönüş içinde 2 ay izin veriyorum. Git, gör, gel.

Arada huysuzlar çıksa da insanımız askerliği kutsal bilir. Şehitliği hak.

İki ay izinle ayrıldım. Nasıl gidilir, nasıl dönülür düşünüyorum.6 yıllık hasret var.

Biliyorum ülke karışık, şartlar ağır, taşıt yok. Erzurum’dan yürüdüm Trabzon’a. Oradan vapurla Samsun’a. Yollara düştüm akşamın olduğu yerde yattım. Sabah yola devam ettim. Çok soyuldum, çok yoruldum.

Savaş yıllarında Osmanlı da üç askerden biri kaçak devletin silahı ile eşkıyalık yapıyor. Anlatılanlara bakılırsa, insanın kaçaklara hak vermesi geliyor.

Yolda kaç gün geçti sayamadım.

Kaş askerlik şubesine ulaştım. İzin kâğıdımı şube başkanına verdim. Şartları o da biliyor.

-Oğlum köyüne uğradın mı?

-Hayır komutanım.

-Git köyüne bir gün hasret gider gel. Seni sonra göndereyim.

-Komutanım çıkalı kaç gün olur mu?

-52 gün oğlum.

Bir gece için 52 gün yol tepmek aklın alacağı iş mi?

Kurtuluş savaşı öncesi Anadolu.

Köyüme gittim. Babamı gördüm. Anam ölette ölmüş. Bir gece kaldım döndüm.

Yayın Tarihi
23.06.2016
Bu makale 979 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!