Mr. Churchill

 Bir önceki yazımızda Çanakkale Muharebelerinin mimarının o zamanki Denizcilik Bakanı ve daha sonra 2.nci Dünya Savaşının ünlü lideri Winston Churchill olduğunu söylemiştik. Bize göre bu büyük devlet adamını yakından tanımadan 100ncü yılında bile hala neden Çanakkale? Neden sadece Deniz Gücü ile saldırı? Sorularının yanıtını bulmak zor olabilir. Bu nedenle bu gün biz onu biraz tanımanızı istiyoruz.

Mr. Churchill 1874 yılında Blenheim’de doğdu. Babası Lord Randolph aynı yılın başlarında hem Parlamentoya seçilmiş, hem de sevdiği kızla evlenmişti. İki yıl sonra Marlboro Dükü olan baba Churchill, Başbakan Disraeli tarafından İrlanda Bakanlığına atandı. Babasının politik geleceği ve annesinin de sosyal faaliyetlerle fazlaca meşgul olmaları nedeni ile çocukluğu bakıcısı Bayan Everest’in himayesi altında geçti. Oğlunun hem iyi bir eğitim görmesi ve hem de disiplinli yetişmesini arzu eden Lord Randolph onu Sanhurst Askeri Akademisi ( İngilterenin Harp Okulu)’na girmesi için teşvik etti. İlk iki denemesinde başarılı olamayan Winston, üçüncü denemesinde başarılı olunca okula kabul edildi. Burada iki yıllık eğitimini tamamlayan Winston sınıfındaki 150 öğrenci arasından 8nci olarak mezun oldu.(1) Winston anılarında bu okulun kendi yaşamında geniş ufuklar açtığını, değişik dersler arasında Askeri Tarih Dersi ile ve bu ders içinde de Amerikan Sivil, Fransız- Alman ve Türk-Rus savaşlarına özel ilgi duyduğunu belirtmektedir.(2)

          İngiltere’nin yüksek komuta heyetini yetiştiren (ve bizim de 1971 yılında öğrencilerinden biri olmakla gurur duyduğumuz) Büyük Britanya Kraliyet Kurmay Akademisi ( Staff Collage Camberley), İngiliz Harp Okulu Sundhurst’in bir mil kadar yakınındadır. Winston zaman zaman bu okulda verilen partilere katılmış ve tartışmaları izleme imkânı bulmuştur. Bununla birlikte sonraki yıllarda bu okula katılmak için ciddi bir teşebbüste bulunmamıştır. O büyük heyecanlar ve hareketli bir yaşam peşindedir.(3) Babası onun Knight Bridge kışlasındaki binicilik kursuna, Kraliyet Muhafız Birliği binicileri ile birlikte katılmasını sağlar. O günlerde Winston bir at üzerinde, onu ustaca yönetmenin, dünyanın en mükemmel işlerinden biri olduğunu savunacaktır.(4)

          Ocak 1895 yılında babasını kaybeden Winston;  Mart ayında 4ncü Hussar Suvari Alayında kıta hayatına başladı. Bir süre sonra burada sıkılan Winston baba dostlarının yardımı ile Küba’da İspanyol yönetimine karşı başlayan savaşı izlemek için, İspanya hükümetinden alınan izinle Kasım 1895’te Küba’ya gitti. Ancak yola çıkmadan Londra’daki Daily Telgraph Gazetesi yöneticileri ile konuşarak onların savaş muhabiri olmayı ve göndereceği her makale için 25 $ almayı kabul ettirdi. Savaş alanından gönderdiği yazıları ilgi ile okunan Winston böylece yazarlığa ilk adımlarını atmış oldu.(5) Ertesi yılın Eylül ayında kendi ana birliği ile birlikte Hindistan’a gönderildi. Aynı günlerde Hindistan’ın kuzeybatı hudut bölgesinde yaşayan Pathanların isyanını önlemek için gönderilen birliğe katılmak için çareler aramağa başladı. Bu arada kendisi Allahabad’daki Pioner gazetesi ile görüşürken, telgrafla haberdar edilen annesi de Londra’daki Daily Telgraf gazetesinin savaş muhabirliğini almayı başardı. Cebindeki bu iki anlaşma ile birliğinden izin alan Winston süratle isyan bölgesindeki birliklere katıldı. Bundan sonra cephede kaldığı iki ay içinde yakından izlediği olayları gazetelerine aktardı. Yazıların altında sadece “genç bir subay” şeklinde bir ifade vardı. Ama yazıları Londra’da ve dünyada büyük sansasyon yarattı. Teğmen Winston profesyonel bir yazar olmayı asla düşünmemişti ama artık etkili bir yazar olmuştu ve yazıları beğeniliyordu. 1898 yılında makaleleri “Malakand Muharebe Gücünün Hikâyesi / The Story of The Malakand Field Force” adı altında yayınlandı. Yayıncı firma elde ettiği karın Winstona düşen payını gönderdiği zaman, bu paranın iki yıllık subay maaşından daha fazla olduğunu görünce yazarlığı daha ciddi bir şekilde düşünmeğe başladı.(6)

 Hindistan’daki isyan bastırıldıktan sonra Mısırda, General Herbert Kitchener komutası altında bir Britanya Ordusunun Sudandaki mehdi isyanını bastırmak, aynı zamanda birkaç yıl önce Derviş Ordusu tarafından öldürülen General C.G.Gordon’un öcünü almak amacıyla hazırlandığı haberi geldi. Hindistan’daki subayların çoğu bu sefere katılmak arzusundaydı, tabii Winston hemen resmi müracaatını yaptı. Ancak bu sefer işler beklediği gibi gelişmedi. Her ne kadar isteği Savunma Bakanlığı tarafından uygun görülmüşse de, Komutan Lord Kitchener böyle büyüklerini hiçe sayan ve onlara öğütler vermeğe kalkan genç bir subayı birliğinde görmek istemediğini bildirdi. Yenilgiyi kabul etmeyen Winston baba dostu Başbakan Lord Salisbury’den randevu alıp onu evinde ziyaret ederek yardımcı olmasını istedi. Başbakan General Kitchener’e özel bir mektup yazarak “genç Churchill’e uygun bir görev bulunup bulanamayacağını” sordu. Kitchener’in cevabı değişmedi ancak bir süre sonra Savunma Bakanlığından aldığı bir emirde “Mısıra ancak kadro dışı takviye elemanı statüsünde ve bütün masraflarını kendisinin karşılaması şartı ile gidebileceği” bildiriliyordu. Winston fırsatı kaçırmadığı gibi yine tahmin edileceği şekilde soluğu Morning Post Gazetesinde aldı ve savaş muhabiri olarak gazete ile anlaştı. Böylece hem Sudandaki savaşı yakından izleme ve hem de gördüklerini İngiliz kamuoyuna duyurma imkânı bulmuş oluyordu. Lord Kitchener seferi başarı ile tamamladı ve Winston Londra’ya dönüşünde Morning Post gönderdiği yazılar için kendisine 300 pounddan fazla ödeyince Ordu’dan ayrılmayı artık ciddi bir şekilde düşünmeye başladı.(7)

          Winston için ikinci bir kariyer imkânı baba mesleği politika alanında doğdu. İzinli olduğu bir dönemde Muhafazakâr Partideki arkadaşlarını ziyarete gittiğinde, partililerden biri, yakın gelecekteki siyasi gelişmelerle ilgili bir konuşma yapmasını isteyince, onları kıramayan Winston, Beth şehrinde ilk siyasi konuşmasını yaptı. Konuşması sonrasında dinleyicilerin gösterdiği coşkulu tezahürat onu çok etkiledi. Konuşması ertesi günkü Morning Post gazetesinde kelimesi kelimesine yayınlandı. Gazete kendisini”politika sahnesinde heyecan verici yeni bir figür” olarak değerlendiriyordu. 1899 yılında Ordudan ayrılan Winston aynı yıl yapılan ara seçimlere Oldham, Lanchashire’den katıldı ve 1300 oy farkla kaybetti.(8) Bu arada Londra seyahatleri sırasında zamanının çoğunu Nil Seferi ile ilgili kitabının hazırlığı ile geçirdi. “Nehir Savaşı/ Nil Nehri Savaşı” adı ile yayınlanan kitap toplumda büyük ilgi uyandırdı.

          1899 Yılı Sonbaharında Güney Afrika’daki Boer İsyanı başlayınca harekete geçen Winston hemen Morning Post Gazetesi ile masraflar hariç ayda 250 pounda anlaştı. Winstonun Güney Afrika macerası çok heyecanlı geçti. Bir gün Boerler bindiği trene bir saldırı düzenlediler ve çatışma sonunda 75 İngiliz’i esir aldılar. Esirlerden biri Winstondu. Onu Pretoryadaki bir subay esir kampına gönderdiler. Orada iki arkadaşı ile birlikte kaçma hesapları yapan Winston, sonunda çok tehlikeli bir kaçışı gerçekleştirdi ve İngiliz birliklerine ulaşabildi. 1900 yılı Haziranında hem Johannesburg ve hem de Pretoria İngiliz birlikleri tarafından işgal edilirken Winston da oradaydı. İngiltere’ye döndüğünde Morning Post’ta biriken 10 aylık ücreti mali bakımdan onu rahatlattı. O artık bir savaş kahramanı olmuştu. Oldham’a gitti ve ilk defa denediği yerden yeni seçimlere katıldı ve bu seferki seçimi kazanarak 1901 Şubatında Avam Kamarasında ilk defa yerini aldı.

          1904 yılında Muhafazakâr Parti ile ilişkileri bozulan Winston Churchill yavaş yavaş Avam kamarasındaki Liberallerle ilişkisini geliştirdi ve sonunda Lloyd George’un yanında yerini aldı. 5 Aralık 1905 seçimlerini Liberaller kazanınca yeni Başbakan Henry Campbell Bannerman artık 31 yaşına gelmiş olan Churchill’i Koloniler Bakanlığına getirdi. Politikayla çok fazla meşgul olmasına rağmen Churchill yine de fırsat bulup babasının yaşamını konu alan iki ciltlik biyografi kitabını tamamladı. Uzmanlar “ Lord Randolph Churchill” adlı bu yapıtın onun en iyi çalışmalarından biri olduğunu belirtmektedirler. Eylül 1908 ‘de Bayan Clementin Hezier ile evlendi ve Çiftin daha sonraki yıllarda beş çocukları oldu.(9) 1910 da İçişleri Bakanlığına getirilen Churchill; demiryolu ve liman işçilerinin yaptığı grev ve nümayişleri bastırmak için güç kullanmayı tercih edince birçok işçinin ölümüne neden oldu ve sendikalarca lanetlendi.(10)

          1911 Yılının yaz aylarında Churchil’in önüne kendi ihtiraslarını karşılayacak büyük bir fırsat çıktı. O günlerdeki siyasi bir krizle ilgili yapılan görüşmeler sırasında Asquit Hükümeti mensupları, İngiliz Donanmasının savaş zamanında Kara ordusunu destekleyecek bir harekâta hazır olmadığını öğrendikleri zaman şok oldular. Tartışmalar sırasında Kraliyet Donanmasının Avrupa’da savaşacak askeri birliklerin Manş Denizinden dahi geçirilemeyeceği beyan edilince; Denizcilik Bakanının hemen değiştirilmesi ve yerine güçlü ve yetenekli bir Bakan atanması gerektiğini bütün kabine üyeleri kabul ettiler. Lloyd George bu görev için Winston Churchill’i aday gösterdi. Muhalifleri onun kendisini hemen öne çıkarmasından pek hoşnut değillerdi, Onlara göre henüz 36 yaşındaki en genç İçişleri Bakanı olan Churchill; dik başlılık, inatçılık, tecrübesizlik, zayıf yorumlama ve düşünmeden hareket etme gibi gençliğin verdiği karakteristik hatalar yapmaya eğilimli bir yapıdaydı. Ayrıca Churchill çok çabuk taraf değiştirebiliyordu. Mesela önce Muhafazakâr iken sonradan Liberal olmuştu, önceleri Alman yanlısı iken sonradan Alman düşmanı, Türk yanlısı iken en büyük Türk düşmanı olmuştu. Tabii ki bakanlık onun yüksek enerjisi ve cesaretinden yararlanacaktı ama onun “önce harekete geçip sonra düşünmesi” kaçınılmazdı. Başbakan Asquit bütün riskleri göze alarak onu Deniz Bakanlığına atadı.(11)

          Churchill Bakan olur olmaz etrafında pek çok kaliteli uzman personel buldu. Kendisine tavsiye edilen aktif görevdeki Amiraller yerine, 70 yaşını aşmış emekli bir amiral olan Fisher’i Deniz Kuvvetleri’nin başına getirdi. Churchill’in yakın dostu, Başbakan Asquit’in kızı Violet Bonham Charter anılarında; “Churchill’in yaşlı amiralin şahsında gerçek bir bilgi volkanı ve ilham kaynağı bulduğunu” belirtmektedir.(12) Bütün İngiliz devlet adamları gibi Churchill de jeopolitik düşünce itibariyle “Deniz Hâkimiyeti Teorisine” inanmış bir insandı. Bu nedenle muhtemel bir savaşta Alman Donanması ile rekabet edecek yeni savaş gemileri yapımına ağırlık verdiği gibi, bir baskın saldırısını dahi önleyebilmek amacıyla görevli personelin gece-gündüz her zaman ve hatta bayram ve tatil günlerinde dahi hazır olmalarını sağlayacak düzenlemeler başlattı.

           Odasının duvarına büyük bir Kuzey denizi haritası astırdı. Her sabah görevli kurmay subaylar dost ve muhtemel düşman gemilerinin yerlerini haritaya işliyor ve günlük çalışmasına başlamadan Bakan Churchill’in ilk işi bu haritayı incelemek oluyordu.(13)  Alınan bütün bu tedbirler sonunda 4 Ağustos 1914’te İngilizler savaşa girdiği zaman İngiltere’nin denizlerdeki üstünlüğü tartışılmaz hale gelmişti ve İngiliz Ordusunun Fransa’ya nakli sırasında bir tek askerin bile burnunun kanamasına izin verilmedi.(14) Geçen zaman içinde Mr. Churchill bu görevde çok başarılı olmuştu.

 

 

DİPNOTLAR:

 

  1.  Quentin Reynolds: Winston Chuchill, s.45-46 (Random House New York–1963)
  2. Aynı Eser, s.48–50
  3. Aynı Eser, s.76–78
  4.  David Fromkin: A Peace The End All Peace, s.52 (Avan books, New York–1990)
  5.  s.52
  6. Aynı Eser, s.52
  7. Violet Benham carter: Winston Churchill, As I Knew Him, s.240( London–1966)
  8. Aynı Eser, s.240–241
  9. Q.Reynolds: s.82
  10. David Fromkin: s.52
  11. Aynı Eser, s.52
  12. Violet Benham carter: Winston Churchill, As I Knew Him, s.240( London–1966)
  13. Aynı Eser, s.240–241
  14. Q.Reynolds: s.82
Yayın Tarihi
02.03.2015
Bu makale 824 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!