MHP'de değişim sesleri

Sürekli ‘demokrasi’ kelimesini kullanan iktidar ve muhalefet partileri, ne hikmet ise siyasi partilerde demokrasinin hayata geçmesi için siyasi parti yasasında değişiklik yapılması için adım atmıyor.

Siyasi partilerde ki başarı iktidar olmaktır. Yerel ve genel seçimlerde iktidar olamayan siyasi partinin başarılı olduğunu söylemek doğru değildir. Ana muhalefet ya da muhalefet demokrasilerin olmazsa olmasıdır ama bu bir başarı sayılmaz.

Başarı olamayan bir siyasi partinin yönetim kadroları, başarısızlığı kabul etmekte hep zorlanmıştır.

Örnek vermek gerekirse, CHP ve MHP bugüne kadar ana muhalefet ve muhalefet parti olarak kalmışlar ve iktidar olamamışlardır. Her iki siyasi parti yüzde 10 barajını aşamadığı seçimler olmuştur.

Buna rağmen başarısızlık kabul edilmemiş ve genel başkanın dışında sadece yönetim kadroları değişmiştir.

CHP’de önce olağanüstü kurultay talebi olmuş ama bu görüş kabul görmemiştir. Olağanüstü kurultay yapılabilir ama olağan kurultaya 2 kala olağanüstü kurultay tap ederek yeni seçilecek olan delegeler yerine mevcut delegelerin oy kullanmasını istemek de abesle iştigaldir, çünkü başarısız olan yönetimi seçen zaten mevcut delegedir.

MHP’de de durum farklı değil. MHP, 1 Haziran seçiminde 80 milletvekili çıkartmış, ancak 1 Kasım tarihinde yapılan seçimde milletvekili sayısı 40’a düşmüştür.

Burada ki başarısızlık alenen ortadadır. Ancak buna rağmen başarısız olan yönetim kadroları bu başarısızlığı kabul etmemesi ise ayrı bir tez konusu olması lazım.

Aralarında Antalya’da olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafında MHP’de geçmişte yöneticilik yapmış reisler, yani eski genel merkez yöneticileri, eski il ve ilçe başkanları, eski kadın kolları başkanları ve eski ülkü ocak başkanları partilerinde yaşanan aleni başarısızlığa dikkat çekmek ve parti üst yönetiminde değişimin olması için bir araya gelmeye başladı.

Dün de Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde (AGC) “değişimden yana tarafım” sloganıyla basın açıklaması yapan reisler, öncelikli olarak partilerinde olağanüstü tüzük kurultayı talebinde bulundu.

“Neden seçimli kurultay değil de tüzük kurultayı?” diye sorduğumuzda MHP eski Genel Başkanı rahmetli Alparslan Türkeş’ten sonra Devlet Bahçeli döneminde tüzükte yapılan değişiklikle hem olağanüstü kurultayda genel başkan seçimi yapılamadığını hem de bir genel başkanın 5 dönem aday olabilmesi maddesinin kaldırıldığını öğrendik.

Yani Türkeş döneminde bir genel başkan en fazla 5 dönem aday olabilirken, Bahçeli döneminde yani 2012 yılında yapılan tüzük değişikliği ile bu madde kaldırılmış. Tüzükte ayrıca olağanüstü kurultaylarda genel başkan ve parti yönetimlerinin seçimi de yapılamaz olarak değiştirilmiş.

Reislerin canını en çok 1 Kasım seçimlerinde çıkarttıkları milletvekili sayısının HDP’nin altında olması.

Yani şu söylenmeye çalışılıyor; “Türk milliyetçiliği nasıl olurda Kürt milliyetçiliğinin gerisinde kalır.”

Dolayısı ile reisler öncelikli olarak olağanüstü tüzük kurultayı yapılması gerektiğini vurguluyor.

Bu kurultayın yapılması iki şekilde olur. Ya Genel Başkan Bahçeli izin verecek, ya da kurultay delegeleri imza toplayacak.

Tüzük kurultayında istenen ise olağanüstü kurultaylarda genel başkanlık seçimi yapılmasını engelleyen maddenin değişmesi.

Peki, Bahçeli olağanüstü kurultayın yapılmasını ister mi?.

Bana göre istemez, çünkü başarısızlığı kabul etmiş olur.

Delegenin yeterli imza toplaması üzerine olağanüstü kurultaya gider mi?

Eğer, imzalara rağmen olağanüstü kurultayın yapılmasını istenmez ise o zaman MHP diye bir siyasi partinin varlığından bahsetmek doğru olmaz.

İstenmediği zaman sorun hukuksal olarak çözülmek istenir, o zamanda MHP’ye gönül vermiş ve değişim ve iktidar olmayı isteyenler, partisinin genel başkanına karşı dava açmış olur.

Gerçekten, hem CHP hem de MHP’de sorunlar büyük.