Masumiyet karinesi

Herkes tarafından ‘darbe girişimi’ olarak söylenen, ancak ben kanlı terör saldırıları olarak yorumladığım 15 Temmuz’dan sonra ki gelişmelerin ülkenin yüzünü Atatürk ilkelerine, demokrasiye, hukuka ve laikliğe dönmesi adına sonuçlanması en büyük beklenti.

Her türlü sivil ve askeri darbelere karşı TBMM’de 4 siyasi partinin ortak bildiri yayınlaması;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 93. yıldönümünde “Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir. Bu anlaşma, devletimizin tapusu niteliğindedir. Lozan Antlaşması’nın içeriği, bu anlamda başta milli irade ve demokrasi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu temel ilkelerin değeri, bugünlerde çok daha iyi anlaşılmaktadır” şeklinde mesaj vermesi;

AKP Genel Merkezi’nde devasa Atatürk posterinin asılması;

Balyoz ve Ergenekon davalarında yıllarca tutuklu yargılandıktan sonra beraat eden subayların haklarının iade edilerek atamalarının ve terfilerinin yapılması;

Demokrasi şöleninde tüm siyasi parti temsilcilerin birlikte meydanlara inmesi gibi gelişmeler ülkenin normalleşmesi yönünde önemli gelişmedir.

Ancak, hukuk sisteminde ‘masumiyet karinesi’ diye bir ilke vardır. Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde yer almaktadır.

OHAL kapsamında birçok kişi gözaltına alınıyor, kimilerinin tutuklu yargılanması için karar veriliyor, kimilerinin denetimli serbestlik yasası kapsamında tutuksuz yargılanması yönünde karar veriliyor.

Yargı sonuçlanmadan, tutuklu ya da tutuksuz her kim yargılanıyorsa hüküm giymemiş ise o kişi hakkında suçlu diyemeyiz. Onun içinde masumiyet karinesi ön plana çıkıyor.

Aynı şekilde memuriyetten açığa alınanlar da var.

Balyoz ve Ergenekon davalarında avukatlar iddianameleri görmemişken, yazılı ve görsel basında sayfa sayfa yer aldı.

Kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu elbette bağımsız yargı verecektir, ama kamuoyunda isimler zikredilirken, ya da yazılı ve görsel medya da isimler zikredilirken ‘suçlu’ gibi gösterilmesini doğru bulmuyorum.

Ülkenin en önemli ihtiyacının demokrasi ve hukuk olduğunu söylediğimiz bir zamanda masumiyet karinesini dikkate alınması gerekiyor.

15 Temmuz tarihi ülkenin yüzünün Atatürk ilkelerine, demokrasiye, hukuka ve laikliğe döneceği günün başlangıcı olmuştur.

Tabi bu arada, Emniyet Müdürlüğü’nün bir uyarısını da buradan dile getirmek istiyorum.

Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesinin ardından, emniyet yetkilileri kendini polis olarak tanıtıp “OHAL kapsamında evinizi arayacağız” diyerek dolandırıcılık girişiminde bulunacak kişilerin bulunma ihtimaline karşın vatandaşları uyardı.

Aman siz siz olun, bu tür dolandırıcılara inanmayın. Böyle bir durum başınıza gelirse de en yakın emniyete haber verin.

 

Yayın Tarihi
30.07.2016
Bu makale 1118 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!