Bu sözleri duyunca eni konu panikledim dostlar. Çocukluğumdan beri evde baktığımız köpeklerimiz olmuştur. Büyük şans olarak tanımlarım, bahçeliydi yaşadığımız evler. Köpeklerimizin de sevimli kulübeleri vardı. Kimseden de şikâyet mikâyet gelmezdi.
4 Ekim hayvanları koruma günü ilan edilmiş .Eyvallah , ilginç rastlantı benim de dünyaya merhaba dediğim gündü. Ahh beni de koruma altına alsalar diye gönlümden geçirmedim desem yalan olur. Beni panikleten şimdi yaşadığım şu zamanda köpeklerime nasıl sahip çıkacağım. Bir sürü sokak köpeğim var. Valla ister inanın ister inanmayın hepsi beni tanıyor, seviyor ve kıskanıyorlar. Hani belediyelerin kısırlaştırarak kulaklarına küpe taktıkları köpekler var ya ,onlardan söz ediyorum.Hemen her akşamüstü evimizin yakınındaki parkta buluşuruz. Bizim arabayı görünce koşup gelirler, cam kapalıysa kuyruklarıyla kapıya vurarak aç derler. Patileriyle cama tırmanıp bakarlar. Hemen onlara mama ve su vermek için arabadan inerim. Mamanın yüzüne bile bakmazlar. Önce bizi sev derler. Okşandıktan sonra karınlarını eğer açsalar doyururlar.Sonra arabanın yanına uzanırlar.Sıkıysa birileri yanımızdan geçsin.Hemen hücuma kalkışırlar.Tanıdıklar geçerken merhaba demek için sokulurlarsa onları itip ,boylu boyunca kendileri bana sarılırlar. Zaman zaman, birbirleriyle de seni sevecek beni sevecek diye itişirler.Gürültülü motorları,seslerini tatsız buldukları arabaları bir süre kovalayarak gelir yine arabanın yanındaki çimenlere kıvrılırlar. Eşimden çekinmesen , içimden onların yancağızlarına, çimlerin üzerine kıvrılmak gelir ama ne mümkün adamcağızım ağır ağabeydir asla hoş görmez köpeklerin yanına kıvrılmamı.
İşte böyle sevgili sokak köpeklerimle mutlu olurum dostlar. Parka gittiğim zaman onları göremezsem çok endişelenirim . Acaba başlarına bir iş mi geldi diye korkarım.Görünce içim rahatlar.
Gelelim son moda söyleme . Rahat bırakın sevgili kuçukuçuları. Herkes önce kendi öz benliğine sahip çıksın. Kimse kimsenin ağzını burnunu kırmasın.Medya özgür kalsın.Havuzu,deryası,istedikleri gibi duygularını düşüncelerini yazsınlar. Özgürlük insanoğlunu zenginleştirir.
Aklıma Zülfü Livaneli’nin besteleyerek yorumladığı , Paul Eluard’ın yazıp,Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık üstatların çevirdiği şiiri sizlerle paylaşmak geldi.
EY ÖZGÜRLÜK
Okul defterlerime
Sırama ağaçlara
Kumlara kar üstüne
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Taş,kan,kağıt veya kül
Yazarım adını
Yaldızlı tasvirlere
Toplara ,tüfeklere
Kralların tacına
Yazarım adını
Ormanlara ve çöle
Yuvalara çiğdeme
Çın çın çocuk sesine
Yazarım adını
Gök kırpıntılarına
Güneş küfü havuza
Ay dirisi göllere
Yazarım adını.
Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölge değirmenine
Yazarım adını.
Fecrin her soluğuna
Denize vapurlara
Azgın dağın üstüne
Yazarım adını
Bulutun yosununa
Kasırganın terine
Tatsız kaba yağmura
Yazarım adını
Parlayan şekillere
Renklerin çanlarına
Fizik gerçek üstüne
Yazarım adını
Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hınca hınç meydanlara
Yazarım adını
Yanan lamba üstüne
Birleşmiş evlerime
Yazarım adını
İki parça meyveye
Odama ve aynaya
Boş kabuk yatağıma
Yazarım adını
Obur köpekçiğime
Dimdik kulaklarına
Acemi pençesine
Yazarım adını
Kapının eşiğine
Kabıma kacağıma
İçimdeki aleve
Yazarım adını
Camların oyununa
Uyanık dudaklara
Sükutun ötesine
Yazarım adını
Arzu duymaz yokluğa
Çırılçıplak yalnızlığa
Ölüm basamağına
Yazarım adını
Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum
Seni haykırmaya