Emek tacirleri eşitlik adına icazet veremezler!

               Demokrat ülkelerde birliktelik nizam-uygarlık demektir ama şeriattaki kuralları baz alarak çağdaşlıktan disiplinden söz edilemez elbette ki. Çünkü yaptırımcılık medenilik sayılmaz, bazılarına göre kaideler çiğnenmek içindir güya. İneğine danasına, ördeğine sunasına refakatleşen türedilerle, kıraç ya da bataklıkları siteleşenlerin ötesinde “kadın” malına konan erbuldular ile “herif” malına konan geçbuldular çabucak giriverir patron havalarına, söz sahibidirler ya artık, sabahın seherinde ötme, terör estirme yetkisine sahiptirler adeta.

                Aha bu “acer ağalarla, kokanalar” bazen kırlangıç, kimi vakitse ibibik kesilirler. Damaklarına bal çalınan da, sıvacı kuş modeline bürünüp gâhî altınıza gâhî üstünüze kanat çırparlar biteviye. Yularları çekilmeye görsün, çifteleri göğe değer, tek hamlede ilkin kendi yuvalarını, akabinde komşularınkini kokuturlar. Asıl maharetleri ise ebemizi belleyen şahsiyet olup çıkıvermektir karşımıza.

                Anayı kızdan, kardeşi kardeşten ayıran paradır.

                Semirenlerle, sömürenler aynı deliğe işerler. Verirken eli bir yana, dili titreyenler adillikten bahsederlerse eğer, ölüyü gıdıklamış olurlar sadece. Sosyalist bir patron düşünemiyorum, kafadan kapitalisttir zaten. Emek tacirleri eşitlik adına icazet veremezler. Herkesi, her şeyi kendinin sanmak “eşyanın tabiatına aykırıdır” lakin gelin de anlatın! Doktrinler din değildir, inanç kişinin itikadıyla alakalıdır. Pireden yağ çıkaran bezirgânların, gözyaşları sahte, nutukları aleyhtedir hep. Bu yüzden kelli felli zatların yapmacıklığına içerliyorum. Sınıfsız okul olmaz ama temelli de ikmale kalınmaz ki! “sonradan görme ile dininden dönmeler” farklıdırlar, yadsımamalı benzer güruhu.

                Havuzlu sitelerin bahçelerinde yazmaları ve şalvarlarıyla keyif çatarlarken haşemolarıyla suya dalıverenlerin akılları başlarına ta ki havalar soğuyunca gelir,  birden bire bacasız binalarda soba yakmak ihtiyacı hissederler. Tezek kokusunu, elektriğin temizliğine yeğleyerek tuttururlar; “biz buralardan gidecez!”demeye.  Hicreti veya ikameti bir şey değil, tüm sakinlere de kendi hoşnutluğu doğrultusunda adım attırtmaya zorlarlar. Neyse efendim halayıktan hanım azaptan bey olmaz. Birilerini aşağılamak gibi gayem bulunmamaktadır. Tabi ki” istisnalar kaideyi bozmaz”.

                Ayrıca yavuz olsun diyerek köyünde taşlayıp kapıdan kovdukları itlerin kuyruğunu kulağını kesenler, şehre gelince birdenbire bey-hanım olup kucaklarında köpek dolaştırmaya başlarlar. Hem de bu coğrafyanın vatan olmasında gözünü kırpmadan kanını döken, canını veren yiğitlerin (Paşa-Efe-Atilla- vs) adlarını takarlar büyük küstahlıkla!

                Vurguluyorum: Demokrasiden söz eden işverenlerin hepsi kapitalisttir. Emekçilerin hakkını çalar bu asalaklar. Sosyal güvencesiz işçi çalıştırırlar ve Sosyal Demokrat olduklarını ısrarla iddia ederler, savunurlar, siyasi partilerde boy gösterirler, seçimlerde öncülük ederler ama işçilerinle asla lokma paylaşmazlar! Onlar “biftek-pirzola” yerken, emekçilerine kuru ekmekle suyu bol, malzemesi az, yavan “çorba” içirirler. Hatta kırk yılda bir çalışanlarına balık ziyafeti çekeceğini söyleyen patronun tabağına iki büyük lüfer gelip yerleşiverir hemencecik, hamsiler de personele!

               

 

                Kısacası eşit paylaşım: Bir sana iki bana; büyüğü bana, küçüğü sana! 

                E-ee ne de olsa bal tutan parmağını yalar. Demokratlarmış, sosyalistlermiş, ötesinde kominstlermis.

                “Tilkiye sormuşlar: “Tavukla aran nasıl?” diye, cevaplamış tilki: “İnsanın gülesini getiriyorsunuz!

                Dünyada insanların koyduğu mahkemeler vardır. Onlar da çoğu zaman varlıklılardan güçlülerden yanadır. Ahrette Allah'ın kurduğu Yüce Divandan ise kimse kaçamaz. Aslında ders niteliğinde olaylar yaşatır böylelerine ama kabiliyetleri olmadığından anlayamazlar, duyguları-vicdanları köreldiğinden göremezler.

                Rabbim kimini yoksullukla, kimini varlıkla, kimini hastalıkla, kimini şan şöhretle unvanla, kimini ahlaksızlıkla, kimini dürüstlükle, kimini de hak yemekle sınar.

                Muhakkak ki Allah hesabı tez görendir.

Yayın Tarihi
05.03.2015
Bu makale 2209 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!