Devlet Adamlığı...

“Yol Özlemi...” Başlıklı, bir önceki yazımı 2229 kişi tıkladı; çok sayıda okurun dikkatini çekti. Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Kani IŞIK’ın ve Altınbeşik’in tanıtımını başarıyla gerçekleştiren Y.Müh.Alim Doğan ÖZCIVAN’ın değerli açıklamaları ve katkılarıyla, yöremizin yol sorunu irdelenmeye başlandı. 1980 öncesi, Akseki’den, Antalya ve Konya’ya, otobüsle ve kamyonla 4-5 saatle ulaşılabilinirken, günümüzde aynı yönlere birbuçuk iki saatte ulaşılmakta, yöremizin tüm köylerine ulaşan stablize yolların asfaltlandığı görülmektedir.

Konya’yı, dolayısıyla Kapodakya’yı, İçanadolu’yu Akdeniz kıyılarına bağlayan, Seydişehir- Akseki arasındaki 1825 m.rakımlı Alacabel’i tünel ile geçme çalışmalarının yanı sıra, yolun duble yol projesinin de, yer yer uygulanmasına başlanıldı. Beyşehir-Derebucak’tan geçip, İbradı’nın önünden, Kesik Beli’ni tünel ile geçip, Taşağıl’da anayola bağlanacak yol, Konya- Antalya arasını, mevcut Akseki yolundan 41 km. daha kısaltacak. Tüm bu uğraşların, “Yol Özlemi” yazımızdaki beklentileri karşılıyorsa da, uygulanacağı söylenen tünel’li, viyodük’lü kısaltma ve iyileştirmelere ne demeli...

Motorlu taşıtlarla yöremizi dış dünyaya bağlayacak yollar kadar; hatta, daha da yaşamsal önemi olan su sorunu, 1980 li yıllarda çözüme ulaşsa da, çevre köyleri de içine alan, 52 km.lik yeni su isale hattının gerçekleşme tarihi 2015...

Su sorunumuzun geçmişini anlatabilecek en güzel yazının, yöremizden Askeri Ortaokul’a ilk giden, yaşayan tarih, E.Öğretmen Albay, Mehmet Karavelioğlu ağabeyimizin, 2001 yılında yazdığı, Dergimizde de yayınlanan yazı olacağını düşündüm.

Karavelioğlu, Aksekimizin yakın tarihini de kapsayan, “ELLİ YIL KARAVANA” adını verdiği anı kitabında, günümüzdeki kazanımların yanı sıra, yitirdiğimiz “Devlet Adamlığı” anlayışına da değinmekte...

Yorumu Sizlere bırakarak, kendilerinin hoşgörülerine sığınarak, aşağıda 2004 tarihli yazılarını sunuyorum.

Saygılarla. İbrahim Ekmekci  Temmuz-2016  

DEVLET ADAMLIĞI

                                                                                              Mehmet KARAVELİOĞLU, 3.1.2004

Görkemli başlığı görünce, sakın “Bize ne bu konudan?” deyip de devamını okumaktan vazgeçmeyin. Zira bu yazımla size Siyasal Bilgiler Fakültesi müfredatı çeşidinden bir ders verecek filan değilim.

 

Bugün sizlere, olayları bizzat yaşayanlardan dinlediğim üç hatıramı nakledecek, kıssadan hisse kabilinden yorum yapmayı da sizlere bırakacağım.

1940ların sonunda, Cumhuriyet Halk Partisinin son hükümetlerinden birinde çok muhterem bir hemşerimiz, İbradılı merhum  Halit Nazmi Kişmir Bey Maliye Bakanıydı. Ben onunla ilgili bu hatırayı, Akseki’nin mümtaz insanı, rahmetli Hasan Göksoy Bey(*)den dinlemiştim:

-Akseki’nin o feci su sıkıntısının devam ettiği günlerde, Maliye Vekili hemşerimiz Halit Nazmi Kişmir Beyin Antalya’ya geleceğini duyduk. Aksekililer kendisi ile görüşmek ve su derdimize bir çare bulunmasını rica etmek üzere beni görevlendirdiler. Derhal Antalya’ya hareket ettim. Kendisini Antalya’da kaldığı yerde ziyaret ettim. Hemşerilerimizin selam ve saygılarını ilettikten sonra, onun hemşerilerimizin kendisinden bir isteği olup olmadığını sorar gibi konuşmasından yararlanarak lisan-ı münasip ile esas konuya girdim.

Beni dikkatlice dinledi, susuzluk yüzünden neler çektiğimizi o da gayet iyi biliyordu. Cevabı şu oldu: “Hasan Bey, bütçe Meclisten geçti ve program yapıldı. Bu konudaki imkânlar Akseki’den daha muzdar durumda olan il ve ilçelere tahsis edildi. Bu nedenle bu mali yılda bu konuda herhangi birşey mümkün değil. Ancak maaşımı(**) yeni aldım işte çantamda 100 lira kaldı. Bunun 90 lirasını size veriyorum. Akseki’nin içinde ve dışında olan hemşerilerimizin katkıları ile sıkıntınız giderin.”

 

Nakledeceğim ikinci olayı, 1930lu yıllarda Mareşal Fevzi Çakmak’ın emir subaylığını yapmış bir emekli asker ağabeyimizden dinlemiştim:

“Mareşal kendisine imza için sunulan yazıları düzeltmek istediği zaman, bir ucu kırmızı diğer ucu mavi altı köşeli kalemleri kullanırdı. Bir sabah kendisi gelmeden önce odasını gözden geçirirken baktım, bu düzeltme kalemi küçülmüş serçe parmağı kadar birşey kalmış. Onu alıp yerine bir yenisini koydum.

Mareşal biraz sonra odasına girdi, masasına oturur oturmaz gözü yeni kaleme takıldı ve sordu: “Kim değiştirdi bu kalemi? Ben onu bir müddet daha kullanacaktım. Sizler bu memleketin hangi sıkıntılar içinde düşmandan kurtarıldığını bilmiyor musunuz? Alın bunu yerine koyun ve küçük kalemi bana geri getirin.”

Bereket ki, küçük kalemi atmamıştım. Emirlerini yerine getirdim ve kendisinden yeni bir ders daha almış oldum.”

Anlatacağım bu üçüncü anımı tarihi Erzurum Kongresi’nin kilit isimlerinden, gerek Erzurum mebusu gerekse Milli Eğitim Komisyonu Başkanı olarak; Türk Maarifine büyük hizmetler yapmış Cevat Dursunoğlu Beyin yeğeninden dinlemiştim.(***)

(*)Hasan Göksoy Bey, gerek Akseki Belediye Başkanı gerekse de Antalya İl Meclis Üyesi olarak güzel hizmetler yapmış bir büyüğümüzdür. Ruhu şâd olsun.

(**)O zamanki kendi teğmen maaşımın 65 lira oluşu ile kıyaslayarak, Bakan maaşının yaklaşık 400 lira olduğunu tahmin ediyorum.

(***)Yeğen Dr. Albay Celal Dursunoğlu, benim Bursa Askeri Lisesi Matematik-Fizik öğretmeni olduğum 1950li yıllarda Bursa Askeri Hastanesinin başhekimi ve operatörüydü. Maalesef aradan geçen yıllarda irtibatı kaybettim. Sağ olup olmadığını bilmiyorum. Saygıyla anıyorum.

“1930lu yıllarda babam, Adana’nın Bahçe Kazası Askerlik Şubesi Başkanıydı. Biz de, ağabeyim ve ben, Adana Lisesinde paralı yatılı olarak tahsilimize devam ediyorduk.

Bir bayram tatilinde, biz ailemizin yanında Bahçe’de iken, amcamızın, zamanın Maarif Vekili Abidin Özmen(*) Beyle birlikte Adana’ya geleceğini duyduk.

Esasen biz de ertesi gün Adana’ya, okula dönecektik. Evden ayrılırken annem bizlere, belki de babamdan habersiz olarak; “Amcanız bizi sorunca, iyi olduğumuzu, selam ve saygılarımızı söyledikten sonra, ancak yüzbaşı maaşıyla ikinizi birden paralı okutma zaruretinden dolayı biraz geçim zorluğu çektiğimizi söyleyin ve amcanızdan hiç olmazsa birinizin parasız yatılıya aktarılması için, Bakanla da birlikte olduğuna göre, yardımcı olmasını isteyin” dedi.   

Biz Adana’ya varınca amcamı kaldıkları yerde ziyaret ettik, elini öptük ve annemin söylediklerini kendisine naklettik. Biz dikkatlice dinledikten sonra bilmemezlikten gelerek;

-Parasız yatılı okuyanlar nasıl oluyor da bu imkândan yararlanıyorlar?

-Öğretim yılı başında imtihan açılıyor, kazananlar parasız okuyor.

-Ha şimdi anlaşıldı. Siz de bu yıl sonu tatilde daha iyi çalışır, imtihana hazırlanır ve belki de ikiniz birden imtihanı kazanırsınız; hem başarı derecenizi artırmış hem de geçim konusunda ailenize katkı sağlamış olursunuz.

Amcamın tavsiyesine uyduk ve hamdolsun bugünlere geldik.”

 

Yazıma başlarken anıları nakledip, yorumu sizlere bırakacağımı söylemiştim. Ancak; yılların hocalık alışkanlığı ile hisse çıkarmanızı kolaylaştırabilmek için, bir ipucu vermekten de kendimi alamayacağım:

Yaklaşık bir ay kadar önce, Hükümetimizin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, hortumcuları takip etmek, yakalamak ve layık oldukları şekilde cezalandırmak için yeni bir kanun teklifini Meclise sevk ederken; “Herkes kendi hortumcusunu kollamak istiyor, esas güçlük de burada” dedi.

Yukarıda anlattıklarım 1930-1940lı yılların Devlet Adamlığı anlayışları idi. Bu da 2000li yıllarda Adalet Bakanımızın çektiği fotoğraf… Şimdi artık yorum sizin. Eğer gerek kaldı ise…

(*) O zamanın Milli Eğitim Bakanı, Niğdeli Abidin Özmen Bey’in, 1950lerde Bursa Kız Lisesinde ders verdiğim zamanlarda dillerde dolaşan bir hikâyesi vardı. Bunu anlatan o zamanın Bursa Posta Müdürü Abidin Beyin hemşerisi olan Hıfız beydi.

 

Kız Lisesini teftiş eden Abidin Bey:

-Müdire Hanım kızlarınız sigara içiyor.

-Hayır Sayın bakanım bizim kızlarımız sigara içmez.

-İçiyorlar, içiyorlar ben helada götlerini gördüm. (izmaritleri kastediyor)

 

(Not: Yazarımızın “ ELLİ YIL KARAVANA” adını verdiği  anıkitabını, ücretsiz olarak, dileyenlere dağıtmaktadır.)

Yayın Tarihi
18.08.2016
Bu makale 1498 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!