Bartholomeos hurafeleri ve Maskesiz Misyonerlik

Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, Ekim ayında Trabzon’umuza yaptığı incelemeler sonrası açıklamalarındaki; Tarihi binaları kurmuş dedeleri göndermeli “Maskeli Misyonerlik” yansıtan görüşlerine ve onun hurafelerini yazıp yayıp duran “Maskesiz(İçimizdeki) Misyonerliğe”, yani “Mahallesizliğin Görgüsüzlüğü’ne” cevap vermek; ülkemde başka biri çık(a)mayacağı için de yine bana düşüyor, Seni de sigaya çekecek Molla Kasım misali…

            ***

Trabzon Ayasofya’sını, Trabzon Romalıları/Komnenleri’nden I.Manuel’in yaptırmadığını, Putperest/Paganlardan kalma olduğunu, bir ilk tespitim olarak, Aşık Mehmed rahmetlinin 16’ıncı yüzyılda yazdığı, “Menazir’ül-Avalim” isimli eserine dayanarak, 04-10/Ekim 2012 tarihli Günebakış nüshalarında ortaya koymuş bulunuyorum. Bunun gibi yine bir ilk tespitim de Ayasofya’nın; Güney, Batı ve Kuzey Giriş Mekan Alanları’nın, ‘Selçukluların el izi’ yapımı olduğu kabul edilmeden açıklanamayacağını da ortaya koymam oluyor...

Şimdi de bir başka ilk tespitimi, gerek Bartholomeos bilgisizliği, gerekse içimizdeki “Maskesiz Misyonerler”imiz ve de “Kes Kopyala Yapıştır Model(l)i” tarihçilerimiz için de sunuyorum: 1550 yılında Trabzon’da doğmuş Aşık Mehmed’e göre, Hagios Eugenios Kilisesi denilen Yeni Cuma Camii’ni de Bartholomeos’un dedeleri tarafından yapılmamış, tıpkı Trabzon Ayasofya’sı gibi,  “Pagan/Putperestlikten kalma” yapı oluyor. Dolayısıyla, kendilerine dede arayanlar ya da başkalarına sözde dedelerini sahiplenen “Mahallesizliğin Görgüsüzlüğü”, Paganları ve Selçukluları dede kabul etmeleri gerekiyor.   

Tarihte Trabzon Rum Pontus İmparatorluğu hiç yaşamadığı halde, bir zırva sonucu Rumlar yaptı iddiası ileri sürülen Küçük Ayvasıl(St.Anna) Kilisesi denilen yapı da Trabzonlu Ermeni tarihçisi Bıjışkyan’ın; “Ste. Anna kilisesi…Kapı üzerinde kadın ve çeşitli garip şekilleri görülen bozulmuş kabartmalı bir taş vardır. Putperestlik alametlerine benzeyen kabartmaları havi bu taşın o devre aid bir tapınaktan kalmış ve buraya konulmuş yahut da binanın bir put tapınağı olup kiliseye çevrilmiş olması tahmin edilebilir.” şeklindeki açıklamasından da(1) anlaşılabileceği gibi, Bartholomos’un ve “Yerli Olmayan Yerli misyonerlerimizin!” dedeleri(!) tarafından inşâ edilmemiş bulunuyor.

Kitabesi olmamasına rağmen, “Maskesiz Misyonerler”imizce de “Altınbaşlı Meryem Kilisesi” denilen Ortahisar Fatih Camii’nin ilk kökenine gelince: MS 914 yılında yapıldığı şeklinde bulunan açıklamalar(2), bu yapıyı da “Trabzon Komnenosları” denilen “Trabzon Doğu Romalılarca”, yani Bartholomeos’un dedelerinin yaptırmadığı oluyor. Hıristiyan Fundemantalist Lord Kinros’un; “Kentin fatihinin camisi Orta Hisar’dı. Eski adı, Altın Başlı Bakire anlamına gelen Krisokefalus’du. Bir pagan mabedinin yerine yapılmıştı.” açıklaması da(3), bu görüşümün delili oluyor.

Bartholomeos’un, ayin iznini alıp da han(!) yaptığı Sumela’yı da dedelerinin yapmadığı; Sumela için 4.yüzyıla kadar indirilen köken tarihinin palavra olduğu hiç tartışmasız gerçek olurken, Vazelon Manastırı denilen yapının, Trabzon’un en eski kilisesi olduğu gibi zırvaları; bırakın Romalıların Hıristiyanlığı kabul etme tarihlerinin bile yalanlamasını, ilk kiliselerin yapılma tarihleri bile öngörülen tarihlerden çok yeni oluyor.

Zaten, Trabzon kiliseleri denilenlerin, apsid ekseninde uzanıp yapıya daha ince bir görünüm kazandırıyor olmasını gözönüne aldığımızda bile, sözedilmesi gereken Pagan mimari yapı oluyor. Bıjışkyan’ın, “..Trabzon, Anadolu’da Kapodokya’nın en eski meşhur bir başşehirdir…bu şehir..tapınaklarından dolayı putperestlerin bir ziyaretgahı idi.” açıklaması da zaten(4), “Trabzon’da antik-köken el izi bırakma anlamında, “Trabzon Komnenleri yaptı YALANI kökenin değil, Pagan köken izleri bulunduğunu” yine bir ilk’im olarak tarihe gönderiyorum.

Milattan önce yaşamış Pontus İmparatorluğu’ndan sözeden tarih hırsızlarının, Trabzon’daki Perslerin de tarihlerini-tapınaklarını çalmalarını ise, artık terk etmeleri gerekiyor da diyorum...  

            ***

Trabzon’dan dönüşü sonrası Bartholomeos’u patrikhanede ziyaret eden, Merkezi İstanbul’da bulunan Sürmene Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu; Patrik’e, barış mesajları içeren bir tablo hediye etmişler.

Peki de bu arkadaşlar “Barış güvercinleri” mi! Eğer buysa, Bartholomeos’a, “Kin Kapısı neden açılmıyor(?)” diye sorsalardı ya!

Bir önceki Sürmene vakası(!), hâlâ vakit bulup kitap yapamadığım, “Uzaylı Meyvaş Ana” YALANI’nı yazmıştım. “Maskeli ve Maskesiz Misyonerliğin” işbirliği ile icad edilen bu yalan, şimdilik sessiz-elde tutuluyor. Bu hadisede istismar edilen, rahmetli Meyveş Marçol nine’nin torunu rahmetli Alaattin Yıldız’ın, telefonda bana; -Ahmet beni kurtar ‘çığlığı’nı duyarlı Sürmeneli’lere de gönderiyorum...

Trabzon’un yalan tarihini değiştirmeme yetkililer izin verir mi derseniz; bilemiyorum!

http://www.ahmetmusaoglu.org

 

Yayın Tarihi
23.11.2014
Bu makale 2693 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!