ATSO ödül töreni öncesi

Ülkemizde yerel yönetimlerin mali büyüklükleri ve bu büyüklüklerin kamu harcamaları içindeki payı konusunda ortak bir yaklaşımın olduğunu söylemek güçtür.

Yerel yönetimlerin toplam kamu gelirleri yüzde 15’dir. Kaynak kullanımında da merkezi yönetim ve yerel yönetim payları gelişmiş ülkelere göre oldukça geridedir.

Yine yerel yönetimlerin bütçeleri, öz gelirler, vergi payları, borçlanma gibi kalemlerden oluşur.

Burada sık sık gündeme getiriyorum. Vergi gelerileri olarak genel bütçeden alınacak olan gelirin artmasının tek çözümü, kazanılan kentte verginin ödenmesidir.

Antalya gibi turizm kentinde var olan her bir turistik tesisin merkezlerinin çoğunluğu başka bir kentte.

Bu durum elbette Antalya’nın genel bütçeden aldığı payın az olmasına neden oluyor.

‘Kazandığın kentte vergini öde’ anlamında bazı çalışmaların yapılması için özellikle Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) önerileri olmuştur.

Dolayısı ile Antalya’da kazanıp, vergisini Antalya’da ödeyen turizm, tarım ve ticaret sektöründeki firmaların önemi artıyor.

Bu firmaların vergisini farklı kentlerde ödeyen firmalara örnek olması adına bazı teşvikler yapılıyor. Bu teşvikleri yapanlardan biri de 133 yıllık bir geçmişi olan ve Antalya’nın 40 bin üyesi ile en büyük STK’sı olan ATSO’dur.

ATSO, her yıl geneleksel ödül töreni yapar. Bu etkinlikle matrahları en yüksek ilk üç firmaya ödül verir. Bu ödül aynı zamanda diğer firmaları da ödül alan firmalar arasında ‘dapha çok matrah bildirme yarışı da ortaya koyar.

Sonuçta, kazandığı yerde vergisini ödeyen ve ödüle layık görülen firma ve işadamlarını kentin sakini değil, sahibi olduğunu iddia edenlerin de alkışlaması gerekir.

Bu tür etkinliklerde siyasi ideoloji olmaz, ödül alanlar arasında nasıl farklı ideolojiye sahip işadamları olabiliyorsa, ödül törenine davet edilenlerde de siyasi bakış açısı gözetilmez.

Geçtiğimiz Cumartesi günü ATSO’nın 2015 geleneksel ödül töreni yapıldı. Ancak istenmeyen de bir gelişme yaşandı.

Olmaması gereken bu gelişme, aslında tamamen siyasi olduğunu hepimiz biliyoruz.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Menderes Türel, kendisinin geçmişte ATSO başkanlığı döneminde yıllarca aynı yönetimde birlikte başarılı çalışmalar yapmış olduğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak’a ATSO Başkanlığı dönemi ile ilgili (Kültür ve Sanata katkısı) özel ödül verileceğini öğrenince ATSO ödül törenine katılmama kararı aldı.

Bana göre, Başkan Türel’in katılmama gerekçesinin Budak’a ödül verilmesi olduğun düşünmüyorum.

Başkan Türel, tören programında yer alan konuşma sırasını düşünmüştür. Çünkü, kendisinin konuşmasının ardından önce MHP Antalya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul ve sonra da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşacaktı.

Hem Yurdakul’un hem de Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını dinlemek dinlemek istememiştir. Çünkü, ülkenin gündemini gözönünde bulundurursak, hem Yurdakul’un hem de Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında doğal olarak AKP iktidarına, Başbakan Ahmat Davutoğlu’nu ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştiri olacaktır.

Dolayısı ile Başkan Türel’de eski mesai arkadaşı Budak’ın alacağı ödülü gerekçe göstererek ödül törenine katılmak istememiştir. Çünkü, kendi konuşmasından sonra Başkan Türel’in tören salonundan ayrılma şansı olmayacaktı, çünkü konuşmalardan sonra ödül vermek zorundaydı.

Bunun detaylı yorumuna girmeyeceğim, herkesin kendi takdiridir nereye katılıp katılmamak ve kimi dinleyip dinlememe durumu.

Ama, burada beni ilgilendiren tek konu, vergisini kazandığı kentte ödeyen firma ve işadamlarımızı ödül alırken, bu kentin belediye başkanından milletvekiline kadar herkesin alkışlayıp tebrik etmesidir.

ATSO’nun ödül töreninde ilk kez bir olumsuzluk yaşanmıştır ve bunun bir daha yaşanmamasını Antalya adına temenni ederim.