Antalya, kaçak ve işgal cenneti

Başlığı okuduğunuzda Antalya’nın turizm merkezi, tarım kenti olduğunuzu söylediğinizi duyuyorum. Doğrudur, ancak bunların yanında başlıkta yazdığı gibi kaçak ve işgal merkezidir aynı zamanda.

Kaçak ve işgal derken bu tanımların içine göç ile oluşan hazine, vakıf ve belediye arazileri üzerinde oluşan gecekondulaşmalardan bahsetmiyorum. Bu tür kaçak yapılaşmalar zaten 20 bin km2 yüzölçümü ve 640 km sahili bulunan Antalya’nın Gazipaşa İlçesi’nden Kaş İlçesi’ne kadar var zaten.

Benim kaçak ve işgal tanımım; devletin, ecrimisil (işgal tazminatı) konusunu yıllık tahakkuk ile kira gibi algılayarak özellikle denize yakın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde uygulamasıdır.

Ecrimisil kira değildir ve geriye dönük olarak hesaplanır. Bir hazine taşınmazının, İdarenin izni olmadan gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi nedeniyle ecrimisil alınır. Ecrimisilin ödenmesi durumunda da tahliye engellenmez, 2886 Sayılı Yasanın 75. maddesine göre tahliye, 775 Sayılı Yasanın 18. maddesine göre de üzerinde yer alan kaçak yapıların yıkımı ilgili Kaymakamlık veya Belediye’den talep edilebilir.

Bu şu anlama gelir: Devlet mülkiyetinde bulunan bir araziyi ya da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bir yerin işgal altında kaçak bir yapılaşma yapıldığını tespit ederse, o anda geriye dönük 5 yıllık ecrimisil tahsil eder ve mevcut işgal ve kaçak yapılaşmaları da o anda kaldırır.

Ancak, Antalya, turizm ile tanıştıktan sonra devlet ecrimisili bir kira geliri olarak tanımlayarak uygulama yaptığı için işgal ve kaçaklar da ardı ardına oluşmuştur.

Devlet, ecrimisil tahakkuku yapsa bile işgal ve kaçağı kaldırmıyor, işgal ve kaçak devam ediyor. Ecrimisil ödenmediği zaman bile ödemeyenin yanına kar kalıyor.

Bunu biz en yakın zamanda Konyaaltı Sahili’nde, Lara Beach Parkı’nda, Atatürk Parkı’nda ve Lara Falezlerinde bulunan ve tamamı devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan plajlarda gördük. Görmemizin nedeni ise yine devletin ya da bürokrasinin hantallığıdır. Yukarıda yazdığım gibi yasalar açıktır. Ancak bu yasaların uygulandığını çok nadir görürüz.

En yakın zamanda falezlerde bir restoranın işgali altında bulunan ve beton dökülerek yenilenen güneşlenme platformunun yıkımında bunu gördük. Dün de ünlü bir restoranın işgal ettiği plajının tahliyesinde gördük.

Konu falezler üzerindeki plajlar üzerinde açılmışken, şu bilgiyi bir kez daha bu köşeden hatırlatma adına yazmak istiyorum.

Bu yıl bana araştırma dalında ‘yılın gazetecisi’ ödülü kazandıran Falezler ile ilgili YTÜ’nün hazırladığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından 14 Ağustos 2014 tarihinde onaylanan İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporu (Nihai Geoteknik Rapor) doğrultusunda alınmış kararlar vardır.

Prof. Dr. Kutay Özaydın ve Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ın imzasını taşıyan ve 19 Temmuz 2013 tarihli Nihai Geoteknik Rapor, falezlerdeki kaymaları dikkate alarak, alınması gereken önlemleri anlatırken, aynı zamanda falezlerde hiçbir şekilde güneşlenme platformlarının olmamasını öngörüyor.

Zaten, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bünyesinde bulunan ve neredeyse sınırsız yetkisi bulunan Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu, 30 Temmuz 2015 tarihinde yaptığı toplantıda önemli karar almıştı. Komisyon, Lara Falezler üzerinde bulunan güneşlenme platformları dâhil SİT alanında ve kıyı kenar çizgisi altında kalan aykırı uygulamaların yıkılması, ilgili belediyeler tarafından geçmişte alınmış bir karar var ise bu kararın uygulamasının hangi aşamada olduğunun belirlenmesi için işgallerin dosyalarının istenmesi ve savcılığa suç duyurusunda bulunulması yönünde karar almıştı.

Tüm görüşler geldi ve bu kez noktasal olarak tespit edilen tüm işgal ve kaçakların yıkılması kararı çıktı. Ancak, özellikle denizden 30 metre aşağıda bulunan güneşlenme platformlarının yıkımı sırasında 5 milyon yılda oluşmuş falezlerin dokusuna zarar verilmemesi adına bakanlıktan görüş alınmasına ve bir de çalıştay yapılmasına karar verildi.

Bugün Muratpaşa Belediyesi’nin falezlerde doğal oluşmuş merdivenlerden inişte bulunan platformları halka açık plaj haline getirmesi için komisyon, 3. şahıslara kiraya verilmemesi, hiçbir şekilde, duş, tuvalet, soyunma kabini gibi ünitelerin yapılmaması şartı ile sadece çalıştay yapılana kadar onay verdi.

Sonuç olarak; Antalya’nın özellikle sahillerinde işgal ve kaçaklar, devletin ecrimisil tanımını kira gibi algılayıp uygulamasından oluşmuştur. Antalya’nın işgal ve kaçak cenneti olmasının ortadan kaldırılabilmesi için yasalar açık ve uygulanması için de siyasi kararlılık gerekir.  

Yayın Tarihi
17.05.2016
Bu makale 247 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!