"Üreten İnsan" Son olabilir mi?

Muhtelif kaynakların ortaklaşa işaret ettiği üzere,  M.Ö. 3000 ve öncesindeki kadının, sosyo-ekonomik işleyişte üstlendiği ve  adına da bugün “anaerkil” dönem dediğimiz  süreçler, bunu izleyen süreçlerde işleyiş olarak tam da bununla  taban tabana zıt, erkeğin ve anlayışının başat olduğu “ataerkil” bir sosyo-ekonomik işleyişin tarih sahnesine çıktığı saptamaları, döküman ve kaynaklardaki yerlerinde durmaktadır.  

Bazı toplum-bilimciler bu durumu, toplumu oluşturan bireyin dünyaya gelişine aracılık eden dişinin, yaşamın devamını garantileyen bir kimlikle algılanıp, toplumsal işleyişte üstlendiği roller nedeniyle de önemli, değerli, saygın, sevgili bir varlık olup nihayetinde de tanrıçalığa kadar yükseltilmiş olduğu uzun “anaerkil” dönemleri, toplumsal üretimden dışlanmış, değersizleştirilmiş, saygınlığını yitirmiş, üstüne üstlük  ilahlar dünyasından da kovulmuş olup “yere düşen bir yıldız olarak  ifade etmekteler”

Birbirinden taban tabana zıt bu iki işleyişin ve cinslerin başat rollerinin de aynı nisbette farklılıklar gösterdiği toplumsal süreçlerin maddi temellerini izlediğimizde ise saptamalar tüm kaotik yapısının ardında esasen fevkalade basit ve anlaşılır duruyor.

Şöyle ki;

Anaerkil toplumlarda elde edilen ürün,  toplumun ortak malı olması nedeni ile  ihtiyaç fazlasına ulaşıldığında toplum içindeki güç dengelerini korumak adına yok ediliyorken hayvancılık ve çiftçilik olarak gelişen birinci işbölümü M.Ö 4000 itibariyle madenlerin bulunması, “alet”in nihayetinde icad edilebilmesi, takiben bulunan madenlerin işlenebilmesi ile ikinci işbölümüne evrilip zanaatkarlık ve zanaatkarların ortaya çıkmasına, diğer yandan hayvanların evcilleştirilebilmesi ve bitkisel üretime geçilmesi ile birlikte anaerkil dönemin işleyişinin  bunalımına neden olmuştur.  

Zira, tüm bu gelişmeler artık toplum üyelerinin tümünün aynı işlerde ve ortak çalışmalarını gerektirmemiş, ulaşılan üretim düzeyi toplumun tüm üyelerinin beslenebilmesinin yanı sıra “artı ürün” elde edilmesini sağlamıştır.

Önce üretim araçlarının, devamında da üretimin gelişimi karşısında toplumun fiziksel olarak görece güçsüz kesimi olan kadınlar ve yaşlılar üretimden uzaklaşmışlardır. Bu uzaklaşmanın doğal sonucu ise  kadının toplum içindeki yerini ve  saygınlığını yavaş yavaş yitirmesine sebep olmuştur.

Üretilen araçların, onu üretenin özel mülkiyetinde olması ile beraber artan ürünün birikmesi ve birikimin, bireysel     zenginliği  oluşturmasını takiben toplumda sınıflar oluşmaya başlamıştır.

Son derece anlaşılır olarak da;

Esasen, üretim ilişkileri içinde gelişen cinsin eril cins olması “ataerkil” denilen işleyişin karakteristliği ile toplumu belirlemeye başlamıştır.

Hem bireysel zenginliğin hem de özel mülkiyetin oluşması ile M.Ö. 4000 yıllarından itibaren sınıflı toplum yapısının ilk adımları olan köleci toplum yapısı, eril cinsin karakteristliğinde, tarih sahnesindeki yerini de oluşturmuştur.

Süreç;

M.S. 2014

Soru;

-Ne,

-Ne kadar değişmiştir?

Sağlıcakla..

Yayın Tarihi
20.11.2014
Bu makale 4147 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!