Kendine Güveni Kaybetmek…

         AKP iktidarının on iki yıldan bu yana uygulamakta olduğu Kürt Politikası, ülkemizde halkımızın kendisine güvenini kaybettirir noktaya gelmiştir.

         Gözlerde büyütülen, otuz yıldan beri başa çıkılamaz bir belâ olarak görülen PKK’nın bir palavra olduğu IŞİD karşısında silinip süpürülmesinden ve ciddi hiçbir direnç gösterememesinden açıkça anlaşılmaktadır.

         Gerçekte, Türkiye’nin elini kolunu bağlayan emperyalist güçler; ülkemizde ayrı bir Kürt Devleti kurmanın alt yapısını yine kendi elimizle ve kendi iktidarımızla bize yaptırmaktadırlar.

         Geldiğimiz noktada aynı emperyalist güçler, kendi yarattıkları IŞİD’i bahane ederek PKK ve diğerlerine silah, eğitim, malzeme sağlamaktadırlar.

         AKP iktidarı da Esad’ı iktidardan indirmek için çoğunlukta olan Sünni kökenlileri destekleyerek IŞİD’in yaratıcılarından biri olmuştur.

         Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan IŞİD’e yaptığı yardımları ret ve inkâr etmiş ise de buradan soruyoruz: Başbakanlık Örtülü Ödeneğinde tarihte görülmemiş miktarlardaki harcamaları nereye yaptınız?

         Bunlardan IŞİD’e ne miktarda para, malzeme, eğitim için aktardınız?

         Ergenekon ve Balyoz davalarını açtırarak ordumuzun birinci sınıf beyinlerini tasfiye ettiniz. Halkımızın orduya, yargıya, devlete ve kendisine güvenini yok ettiniz.

         Sanmayınız ki başardınız.

         Bakınız, 1941 yılında Ankara’da Büyükelçilik yapmış bir yabancı yazar Jacques Benoist-Mechin bu halk için ne diyor:

         “Fakat burada, bu eşi görülmemiş macerada (Kurtuluş savaşı ve Türkiye Cumhuriyetinin Kurulması-G.A), önünde saygıyla eğilinmezse saygısızlık edilmiş olunacak bir başka baş aktör daha vardır: Türk Halkı. O’nun Mustafa Kemal ile karşılaşmasından çağdaş Türkiye doğmuştur. Bütün bu güçlüklerin ortasında, Gazi, sadece yürekten bağlı ve sağlam olduğu için ağır ve kaba denilen bu haşin Anadolu halkının güvenini harekete geçirme ve muhafaza edebilmek imkânına sahip olmuştur. Bu halk asla ne savaşa atılmayı reddetmiş ne de acılarını dikkate almıştır. Asla onunla ne kanının ne de alın terinin pazarlığını yapmıştır. Ordu birliklerinde olduğu gibi, fabrika vardiyalarında da ona itaat etmiştir. O’nun mücadelesi, kendi mücadelesi, savaşı da, kendi savaşıdır(*)…

         “Türk Halkı, Gazi ile iftihar etmiştir. Her zaman haklıdır. Çünkü, onun ellerinde inanılmaz değişime uğramış ve ondan, bağış olarak daha önce asla sahip olmadığı şeyi almıştır: Vatanı.

         Türk Halkı, batılı ülkelerin hayatını uzun zamandan beri koşullandıran şeye ilk defa sahip oldu: üzerinde kök salacağı bir toprak, kendisine ait bir vatan. Bunlar Türkler için tümüyle yeni bir şey, bu güne kadar hissetmediği bir heyecan kaynağı idi. Vaktiyle sultan için topraklar fethetmişti; sonra onları yönetmiş, savunmuş, işletmişti, yine sultan için. Ama asla Makedonya ya da Arnavutluk’ta Boğdan ya da Bosna’da Suriye’de ya da Filistin’de oturduğu topraklarla içtenlikli bağlar kurmamıştı; asla onların üzerinde vatanı olarak yaşamamıştı.

         Şimdi, çok zamandır kendisinden esirgenen şeye sahipti; üzerinde ocağını kurabileceği dünyanın küçük bir parçası. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve Kurtuluş Savaşı’nın ateşi arasında ona, bir vatan doğurmuştu.

         Mustafa Kemal, kendilerini İstanbul’dan Samsun’a götüren vapurda Arif ve Refet’e:

         -“İhtilaller mevcut devletlerin şeklini değiştirir. Türkiye henüz mevcut değil. Onu dünyaya getirmek lâzım” demişti.

         Hayatının sonunda Gazi, sözünü tuttuğunu söyleyebilirdi. Muhalefet kurmak için giriştiği talihsiz olgu dışında, kendisine hedef seçtiği bütün hedeflerine ulaşmıştı. Tarihte bunu söyleyebilecek kaç insan vardır?” (**)

         Mustafa Kemal’in bütün eserlerini yıkmaya ant içmiş bir çekirdek kadronun ülkemizi getirdiği yer; din ve mezhep savaşlarının içidir.

         Eğer ülkemizi bir harbe sokarak halkı kandıracak bir yeni tuzak bulamazlarsa vay hallerine! Hele, hele Türkiye’ye yabancı askeri güçlerin konuşlanmasına izin verirlerse yani kendi elimizle kendi ülkemizi işgal ettirirlerse bu halk iktidarı asla affetmeyecektir.

         Türk Halkı; AKP iktidarının iç yüzünü anladığı gün, dilemiyorum ama AKP iktidarının birçok mensubu kendi illerinin sokaklarında gezemez hale geleceklerdir.

         Halkımızın kendisine olan güvenini yok etmeye kimsenin hakkı yoktur.

         Yazımızı Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle bitirelim:

         Dünyada ne ezen ne ezilen vardır.

         Kendisinin ezilmesine imkân sağlayanlar ve sağlamayanlar vardır…

(*)J.Benoist-Mechin/Mustafa Kemal

Bir İmparatorluğun ölümü, Bilgi

Yayınevi/Türkçesi:Zeki Çelikkol

Sayfa:322

(**)Aynı Eser Sayfa:323

Yayın Tarihi
11.10.2014
Bu makale 10352 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!