Kılavuz

“İnsan ve genel olarak her akıl sahibi varlık, şu veya bu isteme için rasgele kullanılacak sırf bir araç olarak değil, kendisi bir amaç olarak vardır; ve gerek kendi ve gerekse başka akıl sahibi varlıklara yönelen bütün eylemlerinde hep aynı zamanda amaç olarak görülmelidir(…)’’Kant

Kant’ın insanın diğer varlıklar gibi, sıradan, herhangi bir ‘’nesne’’ olmadığını ve bundan dolayı da araç olarak görülemeyeceğine yaptığı vurguyu önemli bulanlardanım. Yeryüzünde  insan tarafından gerçekleştiren herbir faaliyet insanlığın faydasını amaçladığı gibi; eylemi gerçekleştiren insanın da “kendisini gerçekleştirmesi amacına” hizmet ettiğini gözden kaçırmayanalar arasındayım.

Toplumun faydasına gönüllü eylemlerde bulunan, asli işlerinin yanında dünyadaki gelişmeleri takip ederek seyirci kalmak yerine aktif oyunculuk yapanların örgütlenmesinin de birey olarak kendilerini gerçekleştirme amacından güç aldığını bilenlerdenim.

Alexi’s de Tocqueville diyorki: ‘Eğer insanlar medeni olmak istiyorlarsa, organizasyon kurma sanatı geliştirilmeli ve genişletilmelidir.’’

Günümüzde organizasyon kurma sanatı Sivil Toplum “oluşumları” ile vücut buluyorlar. Modern dünyanın demokratik çözüm ve katılım odağı sivil oluşumlar ise anlamlarını demokrasi ile buluyorlar.

Peki ülkemizdeki durum böyle mi? Sivil –gönüllü-toplum kurumlarının sistem içindeki konumları ve rolleri diğer demokratik ülkelere oranla son derece yetersiz kalmaktadır. Hala sivil-gönüllü-toplum kurumları demokratik siyasal sistemle olan ilişkisini, siyasal, ekonomik, toplumsal ve uluslar arası çözümlerde siyasi partilerden etkilenmektedirler. Hal böyle olunca siyasi partilere yol gösterecek, öncü ve örnek modellemeleri yapamayan ve siyasi partilerin bir yansıması durumunda olan STK larda STK yöneticileri Kral kılavuz, grubu oluşturanlar kılavuzun sözünü dinleyen gemi sahibi durumundalar.

Bu durumun demokrasi ile bağdaştığını söylemek ne kadar doğru olabilir ki; Oysa sivil organizasyonlar yerel yöneticiye de, genel yöneticiye de, meslek kuruluşu yöneticisine de, STK yöneticisine de seslerini duyurmakla mükelleftirler. Ve yönetenlere “erk ve yetkilerini ödünç aldıkları toplumlarının/topluluklarının hizmetleri için var olduklarını ve hizmetlerinin odağında yetkiyi veren büyük çoğunluğun olduğuna dikkat çeken DEMOKRATİK, BAĞIMSIZ, OBJEKTİF KILAVUZLAR olmak durumundadırlar.

Organizasyon kurma sanatının gelişmesi, genişletilmesi kurulmuş sivil organizasyonların; her ne olursa olsun  demokrasi konusunda zafiyet içine giren yöneticilere bu zafiyetlerini ifade etmek kararlılıklarına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Ancak bu durum da gönüllü sivil organizasyonlar çoğulcu ve katılımcı demokrasinin doğal mekanizması olabilirler ve demokrasinin güçlenmesine böylece katkı koyabilirler. Aksi ise bulundukları hoşnut oldukları alanda otlanmak, kısır döngü kurbanı olduklarını da farketmeyerek kendilerini hoşnut kılmaktan öteye geçemeyen antidemokratik oluşumlar haline dönüşmekten başka bir şey olamayacaktır.

Nesne olmayan insanoğlu, kendini gerçekleştirmek için yaptığı her eylemde toplumunun refahına, demokrasisine hizmet ettiğini bilmek durumundadır.

Yayın Tarihi
28.09.2014
Bu makale 5763 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!