Tanıyalım Dünü, Bugün Anma Günü

Havalar kurak gidiyor, kaynağın suyu azalıyor.

Değirmen dönmez, bahçe sulanmaz.

İkindiden sonra gün uzamaz.

İnsanlık tarihine bilimsel bakalım,

Darwin kuralını öne alalım.

Dünyanın son konuklarıyız, yüzenlerden, uçanlardan değil, yürüyenlerdeniz.

İki Ayak üzerine kalkış, büyük devrim. Alet kullanmanın önü açılmış.

İlk sanat resim, sonunda yazıya ulaşır.

Zanaat, sanatla buluşur, uygarlık gelişir. Bilim teknoloji ayaklanır, yürümeye başlar, gelecek bilinmez. Bilime sırtını dönenler, geride kalır, ilerlemez.

 

Cumhuriyetten önce Anadolu insanı uyutulmuş.

Zanaat, sanat, ticaret gayri Müslimlerde. Onlar gitmiş, biz bakakalmışız.

Orağımızı yapacak demirci, unumuzu öğütecek değirmenci yok.

Gerçekler saptanırsa, Köy Enstitüleri’nin önemi daha iyi kavranır.

Tarihe iki kez imza attık.

Kurtuluş dedik, galip devletleri yendik.

Köy Enstitüleri’ni açtık, sürdüremedik.

Toprak ağalığı, gericilik galip devletlerden üstün çıktı.

Kurucu İsmail Hakkı Tonguç, destekleyici Hasan Ali Yücel suçlu gösterildi.   

Köy Enstitüleri, klasik okullardan farklı. 12 ay açık. Yılda bir ay iznimiz, nöbetleydi.

Bekleyemezdik, zamanla yarıştık.

Kültür mü? Dershanelerimiz, kütüphanemiz açık.

Zanaat mı? İnşaat atölyelerimiz, yanısıra tarım. Toprağı kullanıyor, hayvan besliyorduk. 

Çalışmalarımız, bütünüyle köylünün ihtiyaçlarına göre düzenlenmişti.

Milletin efendisine hizmet.

İstenen, okuyan beyinler, üreten eller.

Ne demişti, Mehmet Başaran öğretmenimiz?

Kültür, el ile beynin birlikte üretmesi (dir). 

Ben bu tarife uydum. Bulunduğum her yerde ilkleri yapmanın yolunu buldum, aranılan adam oldum.

Başaran’ı örnek aldım kendime, zamanı asla uyutmadım.

Bütün öğretmenlerime saygım var, demirci öğretmenim Hasan Gülel’in yeri ayrı. 

“On parmağında on hüneri var” derler, onda daha çok.

Elektriği kendimiz üretiyoruz. Motorda, şebekede arıza olursa, artık usta çağrılmıyor, Hasan Gülel var.

Becerisini daha sonraları Antalya’da gösterdi. Yolda kalan arabaların, çalışmaz olan matbaa makinalarının teknik servisi oldu.

Her derde deva Hasan Gülel’e Antalyalı bir ad buldu. “Penisilin Hasan”.

Aksu Köy Enstitüsü’nde, Hasan Gülel zamanında demirci atölyesi çok ve çeşitli ürün verdi.

Gerçekleri anlatalım, içine ironi katalım.

1946 mezunlarına dağıtılmak için tek atlı tokmak arabalar yapıldı.

Gerçek.

Sır dedik, basına sızdı.

Gazeteciler kameraları ile geldiler. Kayda geçtiler. Yerel ve ulusal basında çıktı.

İroni.

Demirhanede üç ocak çalışır. Yüzlerce alet üretildi. Antalya Halkevi’nde bir sergi açıldı. Belki bir ilkti.

Doğru.

Halkevi basının saldırısına uğradı. Görsel ve yazılı basında yayınlandı.

İroni.

Atölye ve sergi sorumlusu mu, Mehmet Şener.

Şimdi de biraz sanat diyelim. Müzik öğretmeni Kadir Pekgöz’ü görelim. Bize müzik sanatının kapılarını açtı. Evrensel müziği onun kemanından dinledik. Müziğin ölümsüzlerini tanıdık. Mozart, Beethoven ve Chopin’i andık.

Durunuz, daha bitmedi.

Kadir Pekgöz, içimizden seçtiği öğrencilerle Molier’in bir eserini sahneye koydu. Rolde bir kız, 4. sınıftan Rana. Rana’ya eş beğendirmede zorlandı.

Kendisine sordu, ”Kimi istersin?”

“Mehmet Şener ağabeyim olursa, oynarım.”

Eserin adı, 68 yıl geride kaldı. “Zoraki Hekim” ya da “Kibarlık Budalası” olabilir. 

Hazırladık, sahneye kondu. Seyircilerimiz, okulda olanlar, çevreden gelenler. Tutuldu, alkışlandı.

Öğretmenlerimizden , “İşte tiyatro bu” diyenler oldu.

Çevremizde, ören yerlerinde en görkemli yapılar tiyatrolar. Biz değerini 15-20 yüzyıl sonra anladık.

 

Köy Enstitüleri’nin yaptığı önemli bir iş. Dar bölgeye sıkışıp kalmış sanatımızı gün yüzüne çıkardı, ülkenin her yanına yaydı.

Örnek verisek, Antalya’nın Mor Üzümü, Ankara’nın misketi, Karadeniz’in horonu, Konya’nın kaşık havası, Aydın’ın Yörük Alisi biliniyor, söyleniyor, oynanıyor.

Bu madenin keşfi Köy Enstitüleri ile başlar. Derleme (Muzaffer) Sarısözen’le.

İzin verirşeniz, burada kısaca kendimden söz edeyim.

Okulda Varlık dergisi okurdum. Bir deftere topladığım şiir karalamalarından birini gönderdim. Varlık dergisi ikinci sayfaya almış, altına da eleştirilerini yazmış.

Şiirden aklımda kalan bir dörtlük.

 

 

 

Ay, onbeşinde doğunca,

Denizler durulunca,

Güzel, hayat boyunca,

Sevilir, sevilir, sev…

 

Şiir defterim, bir şiir kitabım bavuldan yok oldu. Biz yokken yataklar aranmış. Sonra öğrendim. Hırsız, okul yönetiminin görevlendirdiği bir öğretmen.

İnadım tuttu, tam 51 yıl yazın sanatından uzak durdum. 15-16 yıldır yeniden karalamalar yapıyorum.

Oldu, olmadı, sorun değil, yazılarımm beni hayata bağlıyor. Geçmişi geleceğe taşıyor.

Sonra ne mi oldu? Köy Enstitüsü çıkışlı çok arkadaş, yazdıkları ile topluma seslendi. Yalnız adlarını konuşmuş olsam, bana ayrılan zaman yetmez. Sadece Aksu çıkışlılardan birkaç örnek verebilirim.

Cavit (Oral) Binbaşıoğlu, Pakize (Yılmaz) Türkoğlu, Dursun Kut, Serik Postası gazetesinin sahibi, yazarı Ali Oğuz Kahya’da unutulmaz.

(Fahri Özçelik, Sami Gökmen, Naciye (Poyraz) Makal, Muzaffer Koçak da var. Basılmayı bekleyenler de var. ) Unutulmazlardan biri de Fahrettin arkadaş, sazı, sözü ile kayıtlara geçti.

Bulunduğum her yerde bana iş düştü.

Söz uzamasın. Bademağacı köyünden birkaç başlık alayım.

Okulun bahçesine 90 ın üzerinde badem diktim. Koruma da zorlandım.    

Köyde okuma odası açtım. Gaz lambası ışığında akşamları kitap okunuyor.

Yalnız kız öğrencilerin oynadığı, rol aldığı bir piyesi okula ve köylüye oynattım.

Köyden bazıları, “Mehmet Bey, bize de bir piyes bul, biz de oynayalım.” Dediler.

Köye uygun bir piyes buldum. Okuduk, paylaştılar. Yazdılar, ezberlediler. Provalar yapıldı.

Okulun bahçesine sıralardan sahne kurduk. Köylüye, komşu köylerden gelenlere oynadılar.

Başarılı oldu, doğal yaşam sahneye taşındı.

Aradığımız Köy Enstitülerinin kurtuluşu, 17 Nisan. Yetişmesi istenen, insan.

Benim et marka bilgisayar, yaşlanmış artık, tutmuyor ayar,

sevgili arkadaşlar, benden bu kadar.

 

Antalya, 13 Nisan 2014

 

Sözün özü:

Yöneticiler ikiye ayrılır,

Oturduğu koltuğa güç katanlar,

Atatürk, İnönü, Tonguç, Yücel,

Oturduğu koltıuktan güç alanlar,

Çoktur, sayılmaz bunlar.

Yayın Tarihi
24.04.2014
Bu makale 7285 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!