Bir 23 Nisan daha geride kalırken

Nasılda mutluydular…

Bir bayrak… Bir demet çiçek ve öğretmenleriyle gönülden bir şarkı söylemek…

Cıvıl cıvıl doldurdular okul bahçemizi.

Allı morlu, süslü püslü elbiseleri, yıldızlar gibi yanıp sönen gözleri, aç da olsalar tok da olsalar hep gülümseyen yüzleriyle bizim çocuklarımızdı…

Hani sorarlar ya:

“Bir daha dünyaya gelmek istersen ne olursun?” Diye.

Tanığım Tanrı olsun ki bin kez yanıtım:

“Öğretmen olmaktır.” Olurdu.

Onlar sabah henüz goncalarından sıyrılarak taç yapraklarını açan ve tüm renklerini bütün ihtişamı ile açan çiçekler gibidir.

Yalan söylemezler.

Sevmeleri de sevgisizlikleri de açık seçiktir.

Riyakârlıkları yoktur ve tertemizdirler.

Peki, bizler onlara karşı sorumluluğumuzu yerine getiriyor muyuz?

Bu soruya dört dörtlük yanıt vermek çok zor değil mi?

Bir kere onlara karşı dürüst değiliz.

Onlara bırakacağımız ülkemizde sıkıntılar diz boyu.

Bir gün mavi ve yeşili yan yana göremeyecekleri bir hoyratlığın hırsı içindeyiz.

Geçmişle olan bağlarını utanmaz bir ikiyüzlülükle baltalamaya devam ediyoruz.

Köklerinden yolup atmak istiyoruz dünlerini.

Bir gün karşımıza çıkıp dünlerinin hesabını sormak isteyeceklerine aldırmıyoruz.

Hiçbir çiçek ve ağaç köksüz dallanıp, budaklanıp açar mı? Görmezden gelmeye devam ediyoruz.

Yalancılara karşı, düzenbazlara karşı, bu ülkeyi talan etmeye kalkışanlara karşı kılını kıpırdatmayanımız o kadar çok ki!

Onları hissetmeyen bir robota dönüştürmek, biat kültüründe köleleşmiş kul etmek için var güçleriyle çalışan vicdansızlara karşı sessiz kalmaya devam ediyoruz.

Bir 23 Nisan daha geride kaldı çocuk şarkılarıyla, şen kahkahalarıyla boş kubbede hoş bir seda olup yankılanarak.

Gözyaşını saklayan çocuklarımız da vardı.

Onları biliyorum…

Onları tanıyorum…

Sanayi çarşısında bir kamyon altında vida söküyordu kimi…

Kimi ise cam bilyelerden, boşalan ipinden savrulup mıhının üzerinde dönen renkli topaçtan bir haber kentlerin trafik kargaşasında mendil satıyor:

“Abla, abi karanfil alır mısınız?” Diye yırtınıyorlardı.

Ya eski bir binanın enkazının ardında madde çekip uyuşup kalmış o çocuklar?

Ve ülkelerinden kovulurcasına kaçıp gelen, Anadolu’ya sığınan, yarını yok mülteci çocuklar?

Bir 23 Nisan daha geride kaldı görkemli şenliklerin, coşkun sevinçlerin ardındaki yitikleri fark etmeden milyonlarımız…

Ve ben bir daha dünyaya gelsem ne olurum diye düşünürken…

Bir yanım mutluluk bir yanım umutsuzluk yaşıyor!

Yayın Tarihi
24.04.2014
Bu makale 3854 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!