Falezlere kondu

Lafa geldiğinde “Falezler Antalya’nın gerdanlığı” deriz ama bu gerdanlığı korumak adına gerekli olanı değil, aksine yok olması için elimizden geleni de yaparız.

Geçmiş yıllarda yapılan hatalı imar planlarıyla bugün falezler üzerinde devasa beton yığınları oluştu.

Zaman zaman falezler konusunda özellikle yapılaşmalarla ilgili yazılı ve görsel basında haberler oluşur.

Bu yapılaşmaların bazıları geçmişte verilen imar hakkından kaynaklı olabiliyor, kimi zaman ise kaçak olarak karşımıza çıkıyor.

Eğer bir yerde denetim yoksa düzensizlik ve kontrolsüzlük ortaya çıkar.

Önceki gün üyesi bulunduğum Kent Konseyi Çevre Çalışma Grubu toplantısına katılmak için Atatürk parkı içinde ki konsey hizmet binasına gittim.

O sırada Konsey binasının tam karşısında yer alan falezler üzerine Çelik Konsültasyonlarla 100 metre kare bir yapı yapıldığını ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı ekiplerinin geldiğini de gördüm.

Toplantıya ara verdik ve kaçak olarak inşa edildiğini öğrendiğimiz yapının bulunduğu yere gittik.

Yanımda fotoğraf makinesi olduğu için de falezler üzerine yapılan kaçak yapının fotoğrafta çektim.

Bir yetkili benim fotoğraf çekmemden dolayı rahatsız olmuş olacak ki, gazeteci olduğumu söylememe rağmen hem benden basın kartımı göstermemi istedi hem de “Madem gazetecisin o zaman neden fotoğraf çekmek için izin almadın” dedi. Bunun üzerine bende “Siz falezler üzerine kaçak bir inşaat yapacaksınız ve fotoğraf çekmem içi de sizden izin mi alacağım” diyerek bende bir yanıt vermek zorunda kaldım.

Sonuçta zabıta ekipleri yasal prosüdür gereği tutanağını tuttu ve inşaatın çalışmasını durdurdu.

Tabi bu arada, Antalya Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı’nı da kutlamak isterim, çünkü yapılan ihbarı anında değerlendirip, en kısa sürede gelerek gerekli işlemleri yapmıştır.

Falezler üzerine kaçak olarak yapılan yapının da aynı zamanda Antalya Valisi Sebahattin Öztürk’ün konutuna 50 metre mesafede olduğunu da hatırlatmak istiyorum.

Atatürk Parkı yakın geçmişe kadar yıllardır Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda iken siyasi malzeme yapılarak sorumluluk Antalya Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü’ne geçti.

Dünya ülkeleri tarafından bilinen, turizm acentelerinin tanıtım broşürlerinde her zaman yer alan Atatürk Parkı özel bir firma tarafından da işletilmesine rağmen bir nevi işgal bedeli karşılığı başıboş bırakıldı.
Bugün Atatürk Parkı’nda bulunan tüm işletmelerin kapalı mekanı yaklaşık 50 metrekare olması gerekirken, düzensizlik ve kontrolsüzlükten dolayı her bir işletmenin kapalı mekanı 150 metrekareye çıktı. Bu yetmezmiş gibi yeşil alanlar ve seyir terasları da açık işletme haline geldi.

İmar Planları’nda park ve rekreasyon alanı olarak tanımlanan ve AKP döneminde yapılan ihale ile ticari parka dönüştürülen Atatürk Parkı bugün düzensiz ve kontrolsüz bir biçimde kalmıştır.

Dolayısı ile SİT kapsamında bulunan falezler ve burada ki yeşil alanlar, seyir terasları doğal olarak bu düzensizlik ve kontrolsüzlükten dolayı mevcut restoran ve cafeler tarafından ya masa sandalye atılarak işgal ediliyor ya da kaçak olarak çelik konsültasyonlarla yeni dükkanlar yapılabiliyor.

Üstelik bu kentin mülki-amirinin yaşadığı evinin 50 metre ötesine kaçak olarak yapılabiliyor.

Her zaman söylerim, yerel yönetimlerin içinde olmadığı hiçbir park ve sahil düzenli ve kontrollü olamaz.

Atatürk Parkı’nın da bir an önce tekrar yerel yönetimlere devredilmesi gerekir.