AKP Derin Devleti

          Devletin tüm kurumlarıyla AKP yanında yer aldığı bir seçim kampanyası geçirdik. Daha mazbataların mürekkebi kurumadan MİT yasasını gündeme getiren iktidar ne yapmak istiyor?

         Bildiğiniz gibi Başbakan ”PKK ile görüştüğümüzü söyleyen şerefsizdir” dediği halde Oslo’da PKK temsilcileriyle, Başbakan tarafından görevlendirilen MİT görevlilerinin görüşme yaptığı, bu sırada masanın bir tarafında da “Hakem Devlet” sıfatıyla İngiltere’nin bulunduğu kesin olarak kanıtlanmıştır. Bu görüşmelerde Anayasanın temel hükümleriyle bağdaşmayan, yani Anayasaya aykırı bir gizli anlaşmanın yapıldığı da bilinen bir gerçektir.

         KCK örgütlenmesiyle ilgili olarak MİT müsteşarının bizzat sorumluluğunun bulunduğu iddiası gündeme gelmiş ve bu konuda Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma açılmıştı. İfade vermek üzere çağırılan MİT Müsteşarının bekletilerek TBMM’den alel-acele çıkarılan kanunla:

          “MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenlerin; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı… Maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması Başbakanın iznine bağlıdır'' hükmü getirilerek yasa dışı hatta Anayasa dışı işlerle görevlendirilmiş MİT müsteşarının ve görevlilerinin korunması sağlanmıştır.

         Bugün tartışılan MİT Yasasında değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi kabul edilirse, Türkiye’de kimsenin hukuk güvenliği kalmayacaktır.

         MİT yasasının dördüncü maddesinde var olan “yedi başlıkta sayılan görevler dışında MİT’e görev verilemez” hükmü, doğrudan Başbakana bağlı olan bu kuruluşun keyfi olarak yönetilmesine ve keyfi emirler verilmesine set çekmek için konulmuştur. Teklifte ise bu hüküm kaldırılarak, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in görevleri son derecede genişletilmektedir. Böylece iktidarın istemediği soruşturmaları açan, yolsuzlukları ve rüşvetleri ortaya çıkaran her dürüst kamu görevlisi için “hükümete darbe yapmak istiyorlar” gerekçesiyle MİT tarafından takip yapılabilecektir.

         Bu teklif; Anayasal Sistemimizi derinden oymakta, özel yaşamın gizliliği ortadan kaldırmakta, yargı bağımsızlığını ve yargıçlık güvencesini yok eden hükümler taşımaktadır. Buna göre sadece kamu kurum ve kuruluşları değil, meslek kuruluşları, Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlar, tüzel olan ya da olmayan kuruluşların bilgi, belge, veri ve kayıtlarını MİT’e vermesi, arşivlerini ve elektronik sistemlerini MİT’e açması yolu açılmaktadır. Daha da kötüsü özel kanunlarındaki hükümlerin bu hususta geçerli olamayacağı kabul edilmektedir.

         Oysa yargı kararlarıyla bütün bunların sağlanması şu anda bile mümkündür. Yurttaşların yargı güvenliği yok edilmektedir.

         Böyle bir düzenleme MİT’in ve üzerindeki siyasi iradenin toplumun en ince ayrıntısına kadar takibi anlamına gelir. Bu da Anayasal sistem, demokrasi ve insan haklarıyla beraber çoğulcu demokrasi açısından çok tehlikeli bir durumdur.(*)

                   MİT’e olağanüstü yetkiler veren bu kanun teklifi:

  • Anayasanın 9. Maddesindeki yargı yetkisine,
  • 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine,
  • 20. Maddesindeki özel yaşamın gizliliği ilkesine,
  • 22. Maddesindeki haberleşme özgürlüğüne,
  • 28. Maddesindeki basın özgürlüğüne,
  • 36. Maddesindeki hak arama ilkesine,
  • 40. Maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin korunması ilkesine,
  • 138. Maddesindeki Yargı bağımsızlığı ilkesine, aykırıdır.

Yasa teklifiyle MİT hukukun denetiminden kaçırılmaktadır.

Özel yetkilerin kötüye kullanılmasına karşı denetim yolları kapalıdır.

Bunlar; “demokrasilerde değil, polis devletlerinde olabilecek yetkilerdir. İktidar, bu yasa teklifi ile polis devletini kurumsallaştıran adımlar atmak istemektedir. Böyle yasalar ancak despotik ülkelerde, kendi iktidarlarını korumak ve kendilerine karşı oluşabilecek her türlü tehdit ve tehlikeyi bertaraf etmek için çıkarılabilecek keyfi düzenlemelerdir. Amaç mutlak iktidardır ama denetlenmeyen, kontrol edilmeyen mutlak iktidar tehlikelidir. Dünya siyasi tarihi bunun örnekleriyle doludur”.(**)

Sonuçta AKP kendi derin devletini oluşturmaktadır.

Hem Anayasa’ya aykırı kanunlar yapmak, hem de buna karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvuran CHP’yi “sürekli yargıya gidiyor” diye suçlamak hem de bunları iptal eden Anayasa Mahkemesi’ni “seni kaldırırım ha!” diye tehdit etmek ancak devlet adamlığı ve hukuktan nasibini almamış birinin akıl dışı hezeyanları olabilir.

 

 

(*)TBMM Sıra Sayısı:563 Muhalefet Şerhi,

Hasan Hüseyin Türkoğlu

(**)TBMM Sıra Sayısı:563 Muhalefet Şerhi,

Birgül Ayman Güler, Celal Dinçer, Ali Serindağ,

Ahmet Toptaş,Tanju Özcan.

Yayın Tarihi
18.04.2014
Bu makale 7063 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!